Bu yazımızda siz değerli okuyucularımıza Yahudilik ile ilgili sözler ve alıntıları ele alacağız:
“Her çocuk İslâm fıtratı üzere doğar.” sözünü Efendimiz (sas), Medine’de şöyle uyguluyordu: O (sas); Yahudi’nin, müşriğin veya herhangi bir kimsenin çocuğu olduğuna bakmaksızın her birinin başını okşar, onları karşısına alır konuşur, onlarla selamlaşır, tokalaşır, onların hâl ve hatırlarını sorardı” ( Çocuk Yetiştirme Ahlakı- Muhammed Emin Yıldırım)
Hz. Ömer (ra), yahudi âlimlerinden iken Islâm’la şereflenen Abdullah bin Selâm Hazret- lerine bu âyet-i kerime hakkında suâl ettiğin- de o, cevâben şöyle dedi: “Ya Ömer! Ben Hz. Peygamber (asm)’ı gördüğüm zaman, oğlumu tanıdığımdan ziyade tanımıştım. Zîrâ oğlum hakkında, belki anası hıyânet etmiştir diye şüb- helenebilirim. Ama Resûlullah (asm) için zerre kadar bile şübhem olamaz. Çünki onun vasıfla- ri Tevrat’ta yazılı olanların aynısı ve tamamıdır.”
Allah Teala İbrahim (a.s.)’a Suhuflar, Musa(a.s.)’a Tevrat ve İsa (a.s.)’a İncili vermiştir. Bizlere ihsan edilmiş bulunan bu kitaplardan Suhuf’u İbrahim (a.s.)’a tükenmiş olup hali hazırda izine rastlanılmamıştır. Hz. Davut’un Zebur’u ile Tevrat ve İncil ise Yahudi ve Hristiyanlar da bulunmakta olup; Kuranı Kerim’in buyurduğuna göre bu kitaplar, insanlar tarafından değiştirilip tahrif edilmiştir. ( İslamın Anlaşılmasına Doğru)
Dionysios kültünün temelinde duyuların vecd yoluyla çıldırması yatardı. Yahudi geleneğine göre sert içki kötü olaylara yol açardı: nitekim Nuh, kendisini seyreden oğlu Ham’ın karşısında kendinden geçmiş, çıplak halde yatar; itaat etmeyen İsrailliler de Altın Buzağının etrafında dans ederler. Ağaçların arasında sarhoş olmak en kötüsüydü, dolayısıyla İkinci Makabeler kitabının yazarının anlattığı üzere, Antiokhos Yahudileri “sarmaşıklarla süslü” geçit törenlerinde Bakkhos’u yüceltmeye mecbur ettiği zaman, Yunanların vahşi doğa kültü Yahudilerin doğaya hakim olma zorunluluğunun yerini aldı.
İspanyol Yahudiler önemli bir filozof çıkardı: İbn Meymun. 1135’te Cordoba’da doğdu; ama otuz yaşında Kahire’ye gitti ve ömrünün sonuna kadar orada kaldı. Arapça yazdı, ama hemen İbraniceye çevrildi. Ölümünden onlarca yıl sonra, olasılıkla İmparator II. Friedrich’in isteği üzerine Latinceye çevrildi. İnançlarını kaybeden filozoflara hitaben Kafası Karışıklar İçin Kılavuz adlı bir kitap yazdı. Amacı, Aristoteles’i Yahudi teolojisiyle uzlaştırmaktı. Aristoteles ayın altındaki dünyada, vahiy ise gökyüzünde otoritedir; ama felsefe ve vahiy, Tanrı bilgisinde bir araya gelir. Hakikat arayışı dini bir görevdir. Astroloji reddedilir. Tora her zaman lafzi olarak ele alınmamalıdır; lafzi anlam akılla çatışınca, alegorik bir yorum aramalıyız.
Yahudi ve Goyim ayrımının,
firavun-köle, sömürgeci-köle, derebeyi-serf, kapitalist-proleter ikiliğinin Eski Ahit’in tanrısı Rab Yahova’nın onay, emir ve kutsamasıyla oluştuğunu idrak etmelisiniz. Zaman içinde “haves and have nots” yani zenginler-yoksullar ikilemine de mesnet teşkil eden bu dünya görüşünün, “İsa’nın hakkını İsa’ya, Kayzer’in hakkını Kayzer’e” teslim etmek suretiyle dünya işlerine karışmamayı tercih eden Hristiyanlar tarafından yadırganmadığına dikkat edin. Nitekim yüzyıllar süren devasa köle ticareti böyle mümkün olabilmiştir. Halen de öyledir. (Filistin’in Sorunu- Edward Said)