Türklerin Destanı: ERGENEKON

30.11.2020
594
A+
A-

Türk tarihinde önemi ve yeri büyük olan Ergenekon destanı bir milletin yeniden doğuş hikayesidir. Yok olmaya yüz tutmuş Türk soyunun izole bir alanda toparlanıp güçlenerek yeniden kendine yer bulmasını anlatan destan son derece etkileyici kavramlar içermektedir.

Kök Türk döneminden gelen bu destan ilk olarak 1864 yılında yayımlanmıştır. Bu tarihte ilk kez baskı haline getirilen destan son derece ilgi çekmiştir. Destana göre Oğuz Kağan soyundan gelen İl Han Tatarlar ile bir mücadeleye girişmiş ve savaşı kaybetmiştir. Savaş sonucunda Tatarlar tüm yetişkinleri öldürür ve çocukları da esir alır.

Destan, savaşı kaybeden İl Han’ın oğlu Kıyan ve onun yeğeni Nüküz ile başlamaktadır. Savaştan sonra esir düşen bu iki yiğit kurtuluşun yolunu kaçmakta bulur.

Ergenekon’a Giriş

Kıyan ve Nüküz anlatılana göre aynı kişinin elinde esir düşerler. Bu esirlik sürecinde ikisi de evlenir ve kaçmaya karar verirler. Bir gece eşlerini de alarak kaçmaya başlarlar ve İl Han’ın savaşı kaybettiği meydandan geçerek kalan silah ve hayvanların bir kısmını alırlar.

Sonraki süreçte dağ keçilerini takip ederek bulunması imkansız yollardan kaçmaya devam ederler. Kimsenin olmadığı ve kimsenin bulamayacağı kadar ıssız bir vadi bulurlar ve buraya inerler.

İniş kullandıkları keçi yolları çok sarp olduğu için geri çıkmak için bu yolları kullanamayacaklarını anlarlar ve burada mecburi bir saklanış geçirmek durumunda kalırlar. Bu süreçte Ergenekon’a giriş yaşanır.

Ergenekon’dan Çıkış

Bölgenin her türlü av hayvanı ile çevrilmiş olduğunu gördükten sonra bunun bir lütuf olduğunu anlarlar ve bölgeye Ergenekon adını verirler. 400 yıl boyunca bölgede yaşamaya devam ederler ve bu süreçte sayıları inanılmaz derecede artar. Bölgede yaşamaya yetmeyecek kadar çok sayıya ulaştıklarında çıkış yolu aramaya başladılar.

Kendilerine engel olan dağın demir ile dolu olduğunu anladıktan sonra dağı eriterek geçmeye karar verirler. Yaktıkları devasa ateş ile dağın içindeki demir erir ve akmaya başlar. Durum böyle olunca dağın içinde yüklü bir devenin geçeceği kadar boşluk açılır ve Börteçine kılavuzluğunda tüm Türkler bölgeden çıkarak dünyaya Türklerin gücünü yeniden gösterirler.

Ergenekon’dan çıkılan gün 21 Mart olarak bilindiği için her yıl bayram yaparlar. Bu bayramda bir demir parçasını kızdırarak örs üzerine koyup demiri döverler. Ergenekon Destanı yeniden özgür olma ve Baharın Bayramı olarak halen 21 Mart gününde kutlanır.

Hazırlayan : Cem Demirtay

Ergenekon Şiiri Ziya Gökalp –

Oğuz Han’dan sonra Hanlar
Kazandılar yüce şanlar,
Bilinmek için bu boş anlar,
Şahnamedir sorağımız,

Yıllar geçti bir an geldi,

Türk Tahtına İlhan geldi,
Sağdan,soldan düşman geldi,
Kurulmuştu tuzağımız.

Verilmedi bir dem soluk,
Kanlar aktı oluk oluk,
Öldü bütün çoluk çocuk,
Han,Bey,Çeri,Uşağımız.

Yalnız Nököz ile Kıyan
İki kızı alıp yayan,
Bir sarp dağa attılar can
Bunlar oldu kaçağımız.

Dağdan dağa hep gizlice,
Yürüdüler beş-on gece,
Bir tan vaktı gayet ince,
Bir iz oldu uğrağımız!

Bu iz yolu çok uzattı,
Sonra Alageyik çattı,
Bir dik yardan bizi attı,
Kanadı her bucağımız!

Bir de baktık yeşil bir bağ
Her tarafi bir yüce dağ,
Geniş,fakat sıkı bir ağ,
Dedik ne hoş bu ağımız!

Alageyik çayır yerdi
Yavrusunu emzirirdi,
Bizi gördü meme verdi,
Oldu Ana Kucağımız!

Dörtyüz sene burda kaldık,
Geyik arttı,biz çoğaldık,
Çıkamadık İşe daldık,
Pek şenlendi konağımız!

Elma,erik çoktu yedik,
Demir bulduk,ör işledik,
“Bir gizli yol bulsak” dedik,
Dağ delerdi bıçağımız!

Kurt’tan hali iken bu yurt,
Bir gün peyda oldu bir kurt,
Bir geyiğe attı avurt,
Gördü çoban yamağımız!

Kurt bir delik buldu,gitti,
Bir demirci takip etti,
Ocak yaktı taş eritti,
Açıldı yol kapağımız!

Büyük sevinç,büyük müjde,
Bayram yaptık kentte,köyde,
Torun,oğul,baba,dede,
Büyüğümüz,ufağımız!

Demircye Bozkurt dendi
Han tanıldı,taç giyildi,

Yoldan önce kendi indi,
Sağ elinde bayrağımız!

Börteçine kurdun adı,
Ergenekon yurdun adı,
Dörtyüzsene durdun hadi,
Çık ey, yüzbin mızrağımız!

Oldu sana Kaf bu eşik,
Tarih kaldı delik,deşik,
Artık yeter bu taş beşik,
Oldu körpe yatağımız!

Uzaklarda hoş ülkeler,
Issız yurtlar seni bekler,
İşte Kıpçak,işte Kaşgar,
Ta karşıda Gökdağ’ımız!

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM