Sikkenin İcadı ve Yayılımı
Lydialıların sikkeleri ilk kez bastığı ve kullandığına dair bilgiler, antik kaynaklar ve arkeolojik bulgular tarafından desteklenmektedir. Bu kanıtların başında, M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış ve tarihin babası olarak bilinen Halikarnassoslu Herodotos’un eserleri gelmektedir. Herodotos, altın ve gümüş sikkelerin ilk olarak Lydialılar tarafından basıldığını ve kullanıldığını belirtmiştir (Herodotos 1.94). Ancak, burada belirtilen altının aslında elektron olduğu ve ilk sikkelerin elektrondan yapıldığı düşünülmektedir. Ayrıca, M.S. 2. yüzyılda yaşamış olan Pollux da, sikkenin icadıyla ilgili olarak Kolophonlu Ksenophanes’in görüşlerine yer verir. Ksenophanes’in, Lydialıların da sikkelerin icadında rol aldığına dair ifadeleri, bu bilginin tarihi geçerliliğini güçlendirmektedir. Dolayısıyla, Herodotos’un M.Ö. 5. yüzyılda, Ksenophanes’in ise M.Ö. 6. yüzyılda yaşadığı göz önünde bulundurulduğunda, Lydialıların sikkelerin icadı ve kullanımında önemli bir rol oynadığına dair verilen bilgilerin dikkate alınması gerekmektedir.
Batı Anadolu’da, özellikle Lydia Krallığı’nın hakim olduğu bölgelerde yapılan arkeolojik kazılarda, ilkel formda elektron sikkeler bulunmuştur. Bu sikkelerin önemli bir kısmında, Lydia Krallığı’nın arması olan aslan başı motifine rastlanmaktadır. Ancak, Lydia Krallığı ile ilişkilendirilmeyen çeşitli tiplerde sikkeler de bulunmaktadır. Bu sikkeler muhtemelen, kendi ticari faaliyetleri için tüccarlar tarafından basılmıştır. Bu durum, Lydia Krallığı’nın sadece kendi sikkelerini değil, aynı zamanda bölgedeki ticaretin canlılığını ve çeşitliliğini de yansıtmaktadır.
Sikkenin İcadının Nedeni
Sikkenin neden icat edildiği sorusuna yanıt vermek, çeşitli bakış açılarına göre farklılık gösterebilir. Bir görüşe göre, sikkelerin ortaya çıkışı, savaş giderleri, kamu çalışanlarının ücretleri, kamu harcamaları ve vergi toplama gibi zorunlulukların doğurduğu bir ödeme aracı ihtiyacından kaynaklanmış olabilir. Bu bakış açısına göre, sikke, ekonomik faaliyetlerin düzenlenmesi ve yönetilmesi için bir araç olarak ortaya çıkmış olabilir. Diğer bir görüşe göre ise, sikkenin icadının en temel nedeni, günlük ihtiyaçlar için yapılan ödemelerde standart bir ödeme aracına duyulan gereksinimdir. Bu bakış açısına göre, sikke, ticaretin ve ekonomik etkinliklerin kolaylaştırılması amacıyla geliştirilmiş olabilir. Her iki bakış açısı da sikkenin ortaya çıkışını farklı açılardan ele almaktadır ve bu soruya kesin bir yanıt vermek zor olabilir. Ancak, genel olarak, sikkenin ekonomik alışverişin düzenlenmesi ve kolaylaştırılması için pratik bir çözüm olarak ortaya çıktığı söylenebilir.
Batı Anadolu’daki Lonia Kentleri ve Sikke Basımı
Sikkenin icadı Lydia Krallığı’na mal edilmesine rağmen, ona kimlik ve kullanım alışkanlığı kazandıran ve model oluşturan aslında Batı Anadolu’daki Ionia bölgesi kentleridir. Bu kentler, Yunanistan’dan gelen kolonizatörler tarafından kurulmuş ve dolayısıyla Yunan kültürünün etkisi altında gelişmiştir. Kısa bir süre içinde sikke basımı, Yunanistan’dan Ege ve Akdeniz’in geniş bir kesimine yayılmıştır. Bu nedenle, Arkaik, Klasik ve Hellenistik çağlarda, Cebelitank Boğazı’ndan kuzeybatı Hindistan’a kadar olan Akdeniz dünyasında basılan sikkeler genellikle “Yunan sikkeleri” olarak adlandırılır.
Sikkelerin üstünde genellikle Eski Yunanca yazılar bulunmasına rağmen, bazı kentlerin sikkelerinde yerel dil ve alfabelerle yazılmış yazılara da rastlanmaktadır. Ancak, bu kadar geniş bir coğrafi alanda yaşayan toplumların kendi kültürleri ve yaşam tarzları vardı ve bu durum, sikkelerin tasarımlarında da yansımaktadır. Her ne kadar Yunan modeline göre basılsalar da, bu sikkeler kendi özgünlüklerini korumuşlardır. Sikkelerin sınıflandırılması ve katalogların hazırlanması amacıyla, Yunan olmayan ancak Yunan kültürü etkisi altında kalan devletlerin sikkeleri de genellikle “Yunan sikkeleri” olarak ele alınır. Anadolu’daki kentler de, sikke basımının başlangıcından itibaren Yunan kültürünün etkisi altında olduklarından, bu kentlerin sikkeleri de Yunan modeline göre basılmış ve bu isimle anılmıştır.
Lydia Krallığı ve İlk Sikkeler
M.Ö. 1904-1905 yıllarında Ephesos’taki Artemis Tapınağı’nda gerçekleştirilen kazılarda, çeşitli keramikler, fildişi heykelcikler ve mücevher parçalarının yanı sıra yaklaşık 93 adet ufak elektron (altın-gümüş alaşımı) sikke bulunmuştur. Bu sikkeler, M.Ö. 7. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenmektedir ve bazıları Lydia Krallığı tarafından, krallığın başkenti Sardeis’te basılmıştır. Ancak, birçok sikkenin hangi krallığa ait olduğu belirlenememiştir. Bu tanımlanamayan sikkeler, basıldıkları ağırlık sistemlerine göre sınıflandırılmıştır.
İlk sikkelerin elektrondan basılmasının nedeni, Sardeis yakınlarındaki Tmolos Dağı’ndan (Bozdağ) doğan Paktolos Irmağı’nın (Sart Çayı) alüvyonlarında bu madenin doğal olarak bulunmasıdır. Bu keşif, sikke basımının kökenlerine ışık tutmuş ve Lydia Krallığı’nın ekonomik ve ticari önemini vurgulamıştır.
Sikke Basımının Yayılımı
Sikkenin Lydialılar tarafından icat edilmesinden sonra, önce İonia’ya ve ardından Anadolu’nun tüm batı kıyılarına ve hatta Yunanistan’a kadar yayıldığı görülmüştür. M.Ö. 6. yüzyılın ikinci yarısında Güney İtalya’daki Sybaris, Metapontion, Kroton ve Kaulonia gibi kentler, ilk gümüş sikkelerini basmışlardır. Bu dönemde İtalya ve Sicilya’da altın ve elektron sikke basımı yapılmamıştır.
M.Ö. 6. yüzyılın ortalarında, Batı Anadolu’daki elektron sikkelerin yerini gümüş sikkeler almıştır; ancak, bazı kentler elektron sikke basımını daha sonra da sürdürmüştür. Bununla birlikte, Batı Anadolu dışında elektron sikke basımının hiç olmaması dikkat çekicidir.
M.Ö. 7. ve 6. yüzyıllarda elektron sikke basan Batı Anadolu kentleri arasında Ephesos, Miletos, Phokaia, Erythrai, Klazomenai ile Khios ve Samos’u sayabiliriz. Bu kentler, sikke basımının yayılmasında önemli bir rol oynamış ve ekonomik etkileşimi artırmışlardır.
Kroisos Dönemi
M.Ö. 6. yüzyıl ortalarından itibaren, elektron sikkelerin yerini gümüş sikkeler almaya başladığında, Lydia Kralı Kroisos da önceki elektron sikke basımını bırakarak hem altından hem de gümüşten olmak üzere iki ayrı metalde sikke bastırmıştır. Bu sikkelerin ön yüzlerinde, karşılıklı duran aslan ve boğa protomları bulunmaktadır; arka yüzlerinde ise kare bir çukur yer almaktadır. Bazı görüşlere göre, “aslan” Lydia hanedanının, “boğa” ise Phryg hanedanının simgesiydi ve Lydia Krallığı’nın Phrygia Krallığı’nı egemenlik altına aldığı ifade edilmek istenmiştir.
Kroisos oldukça zengin bir kraldı ve Doğu toplumlarında adı “Karun” olarak anılmaktaydı. Günümüzde hala kullanılan “Karun kadar zengin” deyimi, eski Lydia kralına yapılan bir göndermedir. Krallığın başkenti Sardeis’te, M.Ö. 6. yüzyılın ortalarına tarihlenen altın atölyeleri bulunmuştur. Bu atölyelerde, elektron ayrıştırılarak saf altın ve saf gümüş elde edilmekteydi. Sardeis altın atölyeleri, yılda birkaç yüz kilo altının ayrıştırılmasına ve sikke basımı için hazırlanmasına olanak sağlayacak kapasitedeydi.
Yapılan son analizler, Kroisos döneminde basılan sikkelerin içeriğindeki altın miktarının düşürülerek, gümüş ilavesiyle basıldığını göstermiştir. Paktolos’un alüvyonlarından elde edilen elektrondaki gümüş miktarı %20-30, altın miktarı ise %70-80 iken, bu sikkelerde altın oranı %55, gümüş oranı ise %45’tir. Ayrıca bu sikkeler, %1-2 oranında bakır içermekteydi. Bu durum, Lydlerin doğal elektron alaşımına müdahale ederek, içerdiği altın miktarını düşürdüklerini ve gümüş miktarını artırdıklarını göstermektedir. Bu şekilde, uzun yıllar doğal elektron olarak düşünülen ilk Lydia elektron sikkelerinin, aslında yapay olarak hazırlanmış altın ve gümüş alaşımından basıldığı ortaya çıkmıştır. Ancak, bu durumun sikkelerin doğasını değiştirmediği ve hala elektron oldukları gerçeğini değiştirmediği unutulmamalıdır.
Hazırlayan : Cem Demirtay