Tarihi kaynaklar onu böyle tarif ediyor. Fransa’nın en güçlü ve en etkili kraliçe figürü Caterina de Medici. Zehirli eldivenler olayının baş karakteri Kraliçe Medici İtalya’da soylu bir aileden gelmekteydi. 16. yüzyılda meydana gelen bu olay Medici’nin zehirli eldivenleri efsanesi olarak dilden dile yayılmıştır. Tarihi kaynaklarda o döneme ışık tutulduğunda çözülmesi gereken koyu bir gizem ve entrikanın varlığı da seziliyor.
Fransız sarayında onunla kimse baş edemiyor. Siyaseti kişisel işlerinde oldukça ustaca kullanıyor. Tahta oturduğu sırada çevirdiği entrikalar ise tarihi kaynaklarda bir bir açığa çıkıyor. O dönem hem sosyal hem de siyasi açıdan karmaşanın en zirve noktasında olunan bir zaman. Tam da bu noktada kendi iktidarını sağlamlaştırmak ve hayatta kalabilmek için kullandığı zehirli eldivenler bugün kaynaklarda detaylı şekilde yer almasını sağlamıştır.
Katerina İtalya’da dünyaya gelmiştir. O dönemde soylu bir aileden olması Fransız Kraliçesi olmaya kadar giden yolda ona katkı sağlamıştır. Fransa Kralı ikinci Henry ile kısa süreli bir evlilik yapan Katerina eşinin vefatından sonra çocuklarının taht mücadelesini derinden yönetmiştir.
Siyasi açıdan oldukça karmaşık olan bu dönemde katolikler ve protestanlar büyük bir çatışma içerisine düşer. Catherine’nin ikinci Henry’den olan 3 oğlu ülkeyi krallık sistemi ile yönetirken bu çatışmaları arka planda kraliçe Catherine yönetir. Hatta anneleri bu süreçte Katolik ve Protestan çatışmalarına engel olabilmek için çocukları kontrol altına almak istemiş ve stratejik evlilikler yapabilmelerini desteklemişti.
Zehirli Eldiven Hikayesi Nereden Geliyor?
Avrupa’nın en zengin aileleri arasında kabul edilen Medici ailesinin bir ferdi olan Catherine siyasi açıdan çevirdiği entrikalar ve zehir kullanımıyla daha çok bilinir hale gelmişti. İddia edilene göre Catherine fiziksel olarak gücünü yetiremediği düşmanlarına karşı zehirleme yöntemini kullanıyordu.
Önce onları sarayına davet ediyor, yiyecek içecek sunuyor ve bu şekilde onları zehirliyordu.
Eldiven figürünün anlamı neydi?
- yüzyıl’a dönüp baktığımızda Aristokratlar arasında eldivenin bir statü sembolü olduğu görülmekteydi. Bu sebeple eldiven kullanımı hiyerarşik düzende oldukça önemliyi görülüyordu. Eldivenlerin hediye edilmesi karşı tarafa kıymet verildiğinin bir göstergesiydi. Catherine bu durumu fırsat görerek düşmanlarına hediye olarak zehirli eldiven gönderiyordu. Yalnızca zehirli eldiven değil zehri hem yiyeceklerin içerisinde kullanıyor hem de zehirli şekilde üretmiş olduğu parfümleri hediye olarak sunup adeta gizli bir silah ortaya koyuyordu.
Peki bu zehirli eldivenler nasıl kullanılıyordu?
Katerina eldivenleri hazırlatırken oldukça ustalıklı bir plan düşünmüştü. Eldivenlerin iç kısmı ya da kumaşın tam üzerine zehirli maddeler ekliyordu. Eldiven giyildiği anda zehir cilt tarafından emilip anında kana karışıyor ve Catarine bu sayede bir rakip eliyordu. Tıbbi açıdan konuya yaklaştığımızda uzmanlar eldivenler üzerinde yapılan araştırmalarda o döneme göre çok gelişmiş bir sistem olmamasına rağmen kumaşın iç kısımlarında ağır metaller başta olmak üzere cildin hızlıca emmesini sağlayacak zehirli bitkiler kullanıldığını tespit etmişti.
Peki bu zehir ne olabilirdi?
Yapılan detaylı incelemelerde o dönemde sıklıkla kullanılan civa, arsenik başta olmak üzere içinde toksik maddeler içeren Belladonna, Aconitum gibi etkisini yavaşça gösteren ve rakibini yavaş yavaş ağırlaştırarak zaman içinde öldüren zehirli bitkiler kullanılmıştı.
Catherine’in zehirli planlarını hayata geçiren biri vardı. Sarayın tam da içinden entrikaların göbeğinde yer alan isim Rene Le Florentin’di. Florentin, tam bir zehir ustasıydı. Sarayın kimyacısı olarak görev alıyordu. Hem kimya hem de simya konusunda oldukça üstün bilgiye sahipti.
Bu sayede kendine özel parfüm, iksir ya da zehir hazırlatabiliyordu. Pek çok kişi artık bu gerçekliğin farkındaydı. Catherine hoşuna gitmeyen, kendine rakip ve düşman olarak görmüş olduğu kişileri görünür ve açıkta olan bir silah kullanmadan zehir ile ortadan kaldırıyordu.
Konuya tarihsel kaynaklar açısından yaklaşalım…
Kesin ve net bilgilere ulaşmak pekte mümkün olmuyor. Çünkü Caterine’nin gerçekten böyle bir plan içerisinde olup olmadığı ispat edilemiyor. Hatta düşmanlarını korkutabilme amacıyla böyle bir söylenti yayıldığı da söyleniyor. Ancak kaynaklar şunu kesinlikle doğruluyor;
Caterine bir dönem zehir konusunda eğitim almıştı. Kaynaklar Catherine’yi acımasız, hilebaz, soğukkanlı, entrika düşkünü ve stratejik hükümdar olarak adlandırıyor. O döneme bakıldığında bu söylentilerini her biri Fransa sarayı’nın daha etkin şekilde halka hitap edebilmesini de sağlamıştır.
Kraliçe Catherine Tarafından Zehirlenen İnsanlar Nasıl Tepki Gösteriyor?
Özel olarak simyacısına hazırlatmış olduğu zehir etkisini eldiven giyildiği anda göstermeye başlıyor. Önce kişi yavaş yavaş kendinde bir baş ağrısı hissediyor. Ardından baş dönmesi yaşayıp, mide bulantısı ile belirtiler hızla artıyor. Önce yavaş yavaş kendini gösteren bu belirtiler hızlanarak ölümcül bir sürece doğru sürüklüyor. Bu sayede sanki doğal bir hastalıktan kaynaklı olarak ölmüş izlenimi veriliyor.
Catherine’nin bu gizli entrikası aslında onun politik dehasını da ortaya koyuyor. Ancak arka planda karanlık ve katı bir yüzü olduğunu da fark etmeyi sağlıyor. Pek çok kaynak onu savunuyor ve diyor ki;
İtalya’da doğmuş Katerina Fransız sarayına gelin olarak gelmişti ve o dönemde Protestan Katolik çekişmeleri vardı. Bu karmaşıklığı aşabilmek ve zorlukların arkasında güçlü durabilmek için böyle bir strateji izlemesi oldukça doğaldı. Fakat işin farklı bir boyutu da vardı.
Fransız Sarayı’nın Siyasi Figürü “Catherine” ve Bartholomew Katliamı Olayı
Takvimler 1572 yılını gösterirken tarihe Bartholomew Katliamı olarak geçen bir olay yaşandı. İddia edilene göre Catherine, Protestanların bu baş kaldırısını gizli şekilde destekledi ve o dönemde katoliklerin gücünü koruyabilmek için çok sayıda Protestan liderinin öldürülmesinin bir sebebi olarak görüldü.
Buradan yola çıkarak saraydaki yönetim anlayışının ne kadar katı ve sert olabildiği de fark ediliyordu. Öte yandan onun ince zekası ve entrikaları filmlere dahi konu olmuştu. O dönemin önemli bir siyasi figürüydü. Saray içerisindeki rekabeti ortadan kaldırabilmek ve potansiyel vadeden düşmanları özel bir plan dahilinde uzaklaştırabilmenin yollarını arıyordu. Söylenenlere göre o dönemin güçlü aileleri arasında kabul edilen Guise ve Bourbon gibi soylu ailelerle baş edebilmek için bu tarz hileli bir yol kullanmıştı.