Pompei Şehri Efsanesi

30.11.2024
4
A+
A-
Pompei Şehri Efsanesi

Roma’da Gizemli Bir Zaman Kapsülü: Sessiz Yokuluş “Pompei Şehri Efsanesi” 

Antik Roma’dan günlük yaşama dair izlerin bugüne kadar gelmesini sağlayan o felaket milattan sonra 79 yılında yaşandı. Aylardan Ağustostu. Vezüv adı verilen yanardağ bir anda patladı. Bu patlama ile birlikte başlayan felaket Antik Roma kenti olan Pompei’nin dünya üzerinden silinmesine ve yok olmasına sebep oldu. Peki bu elim hadise nasıl gerçekleşti ve nelere sebep oldu? 

Vezüv yanardağının patlamasıyla birlikte Pompei kenti başta olmak üzere civar şehirler olan Oplontis, Stabiae, Herculaneum lavlar altında kaldı. Bu felaketin ardından yüzlerce insan tarih sahnesinden silindi.  

Pompei dünya haritasında İtalya’da yer alıyor. Napoli kentinin oldukça yakın bölgelerinde Vezüh yanardağının eteklerinde kalıyor. Antik dönemde Roma İmparatorluğu bu bölgede daha çok aktif ticaret yaşantısını sürdürmekteydi. O döneme daha da yaklaştığımızda hem kültürel hem de ekonomik hayatı net şekilde görebilmek mümkün. 

Pompei’nin günlük yaşantısı insanlar lüks içinde romanın zenginleri burada yaşıyor. Şaşalı hayat tarzı, lüks villalar içerisinde ticaretle iç içe bir merkezi konumda yer alıyor. Şehrin tam göbeğinde hamamlar, pazar yerleri, ibadet etmeyi kolaylaştıracak tapınaklar yer alıyor. 

Pompei Şehrinin Yok Oluşu Sadece Bir Efsane mi? 

Yalnızca kendi halkı değil farklı medeniyetlerden özellikle Yunan medeniyetinden izler de görülebiliyor. Bu kadar lüks ve ferah içinde yaşayan milletin hiç beklenmeyen bir anda yaşadıkları bu felaket takvimler tam 24 Ağustos’u gösterirken meydana gelmişti. 

Öğle saatlerinde Vezüh yanardağında büyük bir gürültü koptu ve bir anda patladı. Aslında bu yanardağ binlerce yıldır aktifti. Ancak halk bu şekilde yaşamayı öğrenmişti. Bu sebeple yanardağın patlama ihtimalini dahi düşünmemiş ve herhangi bir hazırlıkları da yoktu. 

Yanardağ aniden patladıktan sonra içinden devasa bir kül bulutu çıktı ve hızlıca gökyüzünde yayılmaya başladı. Pompei başta olmak üzere civar bölgedeki şehirlere gökyüzünden volkanik kül parçaları ve kaya parçaları düşmeye başladı. O kadar hızlı hareket ediyordu ki sıcak küllerin akıntılarından insanların kendilerini kurtarmaları neredeyse imkansızdı. 

Çamurla Taşlaşmış Cansız İskeletler Şehri “Pompei” 

Şehirlerin birbirlerine çok yakın olmaları lav tabakaları altında kalmalarına sebep oldu. İlginç olansa bu lav ve kül tabakaları hızlıca ve akarak insanlar üzerine yoğunlaştı ve çamurla birleşip daha da sertleşti. Kül bulutu ortadan kalktığında ise o felaket manzara ortaya çıktı. Pompei şehrinde yaşayan insanlar ve tüm canlı cansız varlıklar çamurla birlikte sertleşmeden kaynaklı olarak adeta akan zamanın içerisinde donup kaldı. 

Tarihi kaynaklar patlamanın en derinden hissedildiği Pompei şehrinde ortalama 11.000 ile 15.000 arasında kişi yaşadığını bizlere aktarıyor. Yaşanan olayın ardından yapılan kazılar sırasında patlama anında insanların aniden öldüğü ancak kaçmaya çalıştıkları sırada gelen bu ani lav tabakalarının çamurlaşmasından kaynaklı olarak kemik ve iskeletlerinin doğal haliyle aynı pozisyonda korunabilir olduğunu ortaya çıkardı. Yani insanların vücut yapıları bozulmamış oldukları yerde taşlaşıp kalmışlardı. 

Aradan geçen yüzyılların ardından sarsıcı gerçeklik daha net fark edilebildi. Bu olağandışı durum arkeologları da heyecanlandırdı. Volkanik patlamanın ardından insanların etrafında bir kalıp oluşmuş ve bu kalıp aslında onların vücutlarının korunmasını sağlamıştı. Arkeologlar vücut bütünlüğü korunan insanların kalan boşluk kısımlarını alçı ile doldurduklarında, aslında ölüm anlarında hangi pozisyonda bulunduklarını da ortaya çıkarabildi. 

Kaynaklar Tüm Gerçekleri Gün Yüzüne Çıkarıyor! 

Olay her ne kadar milattan sonra 79 yılında gerçekleşmiş olmasına rağmen ilk kalıntılar 18.yüzyılda keşfedildi ve o dönemde halkın günlük yaşantısını ortaya koyan bazı yazıtlar, dükkan parçaları, duvar resimleri ve o dönemin mimarisini anlamayı sağlayacak evler’den kalıntılara ulaşıldı. Roma’nın estetik anlayışını da ortaya koyan bu yapılar aslında o dönemde mitolojik öyküleri olan ilgiyi de daha iyi anlayamayı sağlıyordu. 

Antik Roma’da toplumun yaşam tarzını, geleneklerini ve kültürel değerlerini daha net anlamayı sağlayan bu trajik olayın arkasında yapılan her çalışma arkeolojik açıdan yeni sistemlerin bulunmasını da sağlamıştır. Bu patlama üzerine yapılan yoğun çalışmalar zamanla volkanoloji ilminin gelişimini sağlamıştır. O dönemde Roma toplumunu derinden etkileyen bu olay hafızalarda büyük yer edinirken edebi olarak eserlere de yansıtılmıştır. 

Örneğin; günümüzde Roma edebiyatının çoğuna bakıldığında bu olaydan bahsedildiği görülüyor. Latin edebiyatının önemli ismi Tacitus gibi farklı yazarların bu elim olayı ele aldığı ve dönemin toplumsal bakış açısını da yansıtabildiği biliniyor. Pompei’nin yok oluşuna dair en net gözlemleri tarihi kaynaklarda yalın haliyle sunan o eser doğrudan kaynak arayışında olanlar ve konuyu daha derinden incelemek isteyenler için şudur; Pliny The Younger… 

Nasıl Yani? Sadece 15 Dakika İçinde mi? 

BBC’den aktarılan bilgiye bir göz atalım… Yaklaşık 2000 yıl önce vuku bulan bu olayın ardından Antik Pompei kentinde yaşayan insanların sadece 15 dakika içinde yaşamla bağının ortadan koptuğu anlaşılmıştır. konuyla ilgili İtalya’da bir araştırma yapıldı. Bari Üniversitesi ve Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü’nde İngiliz Jeolojik Araştırma Kurumu yaptığı incelemelerde bu sonuca ulaşmıştı. 

Pompei kenti 15 dakika gibi bir sürede çamurlaşıp taşlaşmış kül, lav, gaz ve toz bulutları altında kalmıştı. Bilimsel açıdan konuya yaklaştığımızda bu dev alev parçalarına piroklastik akıntı adı veriliyor. Bu akıntı bir anda insanla temas ettiğinde nefessiz bırakarak aniden hayattan koparıyor yani aslında buradaki halk yaşanan felaketten dolayı boğularak can vermişti. 

Yıllar sonra yapılan araştırmalarda farklı bulgular da açığa çıktı. Örneğin; araştırmacıların çoğu Vezüv adı verilen bu yanardağ’ın sadece 10 kilometre ötesinde yaşayan insanların neden bu kadar rahat olduğunu anlayamadı. Fakat şurada bir gerçekti. O dönemde binlerce yıldır yanardağ patlaması olayına şahit olunmamıştı. Pompei halkı da bu konuyla ilgili herhangi bir hazırlık yapmamıştı. 

Pompei Arkeolojik Parkı Miras Kaldı! 

Öte yandan kentte yaşayan kişilerin kaçma şansları da yoktu. Tam da o anda bir kısmı evde bir kısmı sokakta pek çok kişi dev volkanik partikül bulutunun altında kaldı. Koskoca bir döneme ışık tutan Pompei’nin yok oluşu sonrası dünyanın en önemli arkeolojik kazısı kabul edildiği için 1997 yılında UNESCO bu bölgeyi Dünya Mirası listesine ekleme kararı aldı.  

Günümüzde hala çalışmaları devam eden Pompei antik kenti’nin tam 66 hektarlık alan üzerine kurulduğu tespit edilmiştir. Bu alanın ortalama olarak üçte biri üzerinde henüz işlem yapılmamış ve kazıya açılması beklenmektedir. 2020 yılında yaşanan pandemi olayı öncesinde İtalya’da en çok ziyaret edilen bölge olma özelliği taşıyan Pompei arkeolojik Parkı takvimler 2018 yılını gösterirken bir yıl içerisinde tam 3.6 milyon kişi tarafından merak edildiği için ziyaret edilmişti. 

Bilim İnsanları da Şaşkındı! Deprem Olasılığı… 

O dönemden kalan eserlerde Antik Romalı bir yazar aslında çokta bahsedilmeyen bir gerçekliği de açığa çıkarmıştır. Yazar G. Pliny  o dönemde yanardağ patladıktan sonra sadece lav akıntısı ile dev kül bulutunun gökyüzünü kaplamadığı bununla birlikte şehirin aslında ilk kez depremle karşılaştığını söylüyor. Ancak ilginç olan bugüne kadar bu bölgede deprem olduğuna dair herhangi bir bulguya rastlanılmamasıydı. 

Pompei kentinin yıkılmasında sadece yanardağ patlaması değil bölgede tetiklenen depremin de etkisi olduğu söyleniyor. Peki bu söylem sadece edebi bir eserde yer aldığı için mi kaynaklara yansıtılmış? 

Aslında gerçek böyle değil… 

Bölgede yapılan araştırmalar sırasında yaklaşık 50’li yaşlarında iki erkeğin iskeleti bulundu. Bu iskelet üzerinde çalışma yapıldı. Bilim adamları iskeletin kemiklerinde kırıklar ve çatlaklar olduğunu fark etti. Yapılan incelemeler sırasında bugün herhangi bir noktada yaşanabilecek bir deprem sonrası kişinin vücudunda meydana gelebilecek kırık ve çatlaklara benzediği fark edildi. Yani sadece lav patlamasından kaynaklı değil depremden kaynaklı da ölümler yaşanmıştı. 

 

tarihigercekler
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.