Başlıklar
Osmanlı Sarayı’nda Entrika: Valide Sultanlar İş Başında!
Tarihi kaynaklarda büyük yer eden başarılarıyla ünlü salan Osmanlı İmparatorluğu‘nda kusursuz bir yönetim sistemi var edilmeye çalışılmıştı. Yalnızca siyasi ve diplomatik yönetim politikasına değil saray içinde de verdikleri güç mücadeleleri dikkat çekmişti. Burada verilen mücadelenin geri planında en önemli yer Valide Sultanlara aitti.
Valide Sultanlar aslında sadece padişahın annesi olarak sabit bir pozisyonda kalmayı seçmemiş, bununla birlikte saray düzeninin ilerlemesinde siyasi ve politik gelişmelerde yani kısacası devlet yönetiminde de söz sahibi olmuşlardır.
Bu durum sarayda entrikaları da beraberinde getirmiştir. Osmanlı Devleti döneminde bu durum aslında pekte garipsenmiyor. Çünkü oğlu padişah olarak tahta oturan bir anne güçlü bir kadın figürü olarak ortaya çıkıyor. Hatta saray içerisinde Haremi Hümayun adı verilen bölüm tamamen Valide Sultan’ın yönetimi altında oluyor.
Entrika Sarayı’nda “Hürrem Sultan”
Hem harem yönetiminde hem de padişahın yönetiminde söz sahibi olan Valide Sultanların kaynaklarda oldukça güçlü bir konumda olduğuna da yer veriliyor. Hatta 16. ve 17. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin politikasında kadınların özel bir yere sahip olduğunu güçlü şekilde fark ediliyor. Konuyu bir de valide sultanlar ve onların etrafında dönen entrikalar yönüyle ele alalım.
Osmanlı tarihinin en çetin kadın figürleri arasında yerini alan Hürrem Sultan Valide ünvanına erişemedi. Fakat o dönemin padişahı Sultan Süleyman üzerinde büyük bir etkiye sahipti. Saray içerisinde dönen entrikaların kendi üzerinden yürütüldüğü bir dönemde oğullarının taht mücadelesinde büyük bir yer edinmişti . Öyle ki Şehzade Mustafa’nın idamında etkisi olduğu da söyleniyor.
3.Murat’ın Annesi : Nurbanu Sultan
Valide Sultan denildiğinde akla gelen ilk isim 3. Murat’ın annesi Nurbanu Sultan’dır. Aynı zamanda 2. Selim’in de eşidir. O dönemde oldukça geniş bir otoriteye sahip olan Nurbanu Sultan oğlunun tahta geçebilmesi için büyük bir entrika çevirmiş ve harem içerisinde kusursuz bir sistem inşa etmişt.i Nurbanu Sultan’a yalnızca saray içinde harem bölgesine etki eden bir valide olarak yaklaşmamak gerek. O dönemde devlet işlerinde danışılan figür makamı olarak öne çıkarken Venediklilerle Osmanlılar arasında diplomatik birliği oluşturmada öncül isimler arasında yer alıyor.
Osmanlı Devleti döneminin en güçlü kadın figürleri arasında yerini alan bir diğer isim Kösem Sultandır. Hem 4. Murat hem de Sultan İbrahim dönemlerini yaşamış olan Kösem Sultan sarayda söz sahibi bir isimdi. Oğulları küçük yaşta tahta çıkmış olan Kösem Sultan onların yönetimini üstlenirken aynı zamanda devlet yönetiminde de söz sahibi olmuştur. Saray içindeki entrikalar nedeniyle kendi ölümünü kendi eliyle çizen Kösem Sultan gelini Turhan Sultan ile çatışmalarıyla daha çok anılıyor.
Tarihi kaynaklar onu Kösem Sultan’ın en güçlü rakibi gelini olarak yansıtıyor. Saray içindeki amansız güç mücadelesinin bir parçası haline gelen Turhan Sultan Osmanlı Devleti donanmasında güçlü bir konuma sahipti. Yeniçeri Ocağının kurulduğu dönemde nüfuzunu askeri alanda da kanıtlamış ve güçlü bir prestij elde etmişti.
Bu denli geniş alanda güç mücadelesine girişen valide sultanlar aslında Harem’deki diğer kadınlar üzerinde otorite kurmaya çalışmışlardır. Bununla birlikte oğullarının taht mücadelelerine bizzat ve doğrudan müdahale ederek tarihte yer alacak kadar büyük ses getirmişlerdir.
Vali Sultanların 16.ve 17.yy’daki Rolü
Valide sultanların bu güçlü yeri daha önce oğulları ardından padişah olarak tahta geçen çocukları üzerinde de etkisini arttırmasını sağlamıştır. Özellikle genç yaşta tahta geçen padişahların kontrolü tamamen Valide sultanlara ait desek yanlış söylemiş olmayız. Bu durum usulsüzlüklerin önlenmesi, sürgün cezaları, idam cezaları ve devleti kadrolarına atama gibi farklı kritik kararlarda Valide sultanların etkisini daha da artmasını sağlamıştır.
Güçlerine güç katarakta zamanla siyasi, askeri ve diplomatik konularda sözünü geçiren bir pozisyona doğru evrilen valide sultanlar, saray ağaları ile işbirliği yaparak aslında güçlerini daha da arttırmıştır. Kaynaklarda bu durumu doğruluyor. 16. yüzyılın sonlarına doğru özellikle 17. yüzyılın başı itibariyle kadınların daha çok sarayda hakimiyet kurduğu bir saltanat dönemine işaret ediyor.
Bu durum arka planda otoritenin sarsılmasına ve devletin içten içe zayıflamasına sebep olmuştur. Konuyu bu yönden ele aldığımızda şunu rahatlıkla söylemek mümkün. Valide sultanların etkisi yalnızca saray içinde kalmamış devletin hemen her konuda attığı adımı etkilemiş. Bu durum devletin siyasi kaderini de doğrudan etkilemiştir.
Harem Yönetiminden Ülke Siyasetine Uzanan Yol “Valide Sultanlar”
Harem ağları ile işbirliği içinde olan valide sultanlar devlet meseleleri başta olmak üzere saray içinde dönen tüm dedikodulara tek elden ulaşabiliyordu. Sistematik bir iletişim ağı kuran Valide sultanların en zirve dönemi ise Kösem Sultan’a denk geliyor. İşin farklı bir boyutuna da dikkat çekmek gerek. Valide sultanların psikolojik ve iktidarı ele alacak derecede güçlü etkisi bulunmasının yanı sıra maddi olarakta büyük bir güce kavuştuklarını söylemek mümkün.
Özellikle oğulları tahta çıktığı andan itibaren Valide sultanlara tüm bu vakıf yönetimi devrediliyor ve ekonomik olarak bağımsızlıklarını kazandıkları bir dönem başlıyor. Onların elde ettikleri bu maddi güç sadece devletin bekası için kullanılmıyor. Valide sultanlar rakiplerini eleyebilmek ve saray içinde güçlü kalabilmek için kendi entrikalarını daha rahat ortaya koyabilecekleri şekilde fuzuli denebilecek harcamalarda bulunuyorlardı.
Bu yaklaşım daha çok Kösem Sultan zamanında görülmüştü. Örneğin; Turhan Sultan döneminde Venediklilerle savaş içinde olan Osmanlı Devleti’nin donanmasını daha kuvvetli hale getirebilmek adına kendine tahsis edilen servetten harcama yaptığı biliniyor. Safiye Sultan da aynı şekilde Avrupa’daki hükümdarlarla yazışırken dış politikayı destekleyici bir tavır takılmış ve gerekli gördüğü durumlarda maddi servetini kullanarak farklı hükümdarlara küçük jestlerde bulunmuştur