İslam’da Mezhep Nedir? Nasıl Ortaya Çıkmıştır? Çeşitleri Nelerdir?
İlk başta bunu söylememiz gerekmektedir; mezhepler hiçbir şekilde asla bir din gibi görülmemelidir ve gösterilmemesi lazımdır. Mezhebin kurucusu olan kişileri ise din koruyucuları ya da tebliğcisi olarak görmememiz gerekir.
Mezheplerin tanımı için “İslam dininin anlaşılması, yorumlanması hatta bir tür düşünce ekolleri.” ifadesi kullanılmaktadır. Asıl olarak din Allah’a kesin bir şekilde inanmayı ve tapmayı emreder. Fakat bu inanç ile ibadetin bile bir sisteminin ve kurallarının olması gerekmektedir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Kur’an’da İslam ile ilgili bilmemiz lazım olan her şey yazılmaktadır. Fakat normal vasfı olan bir Müslüman buradaki her ayeti anlayıp yorumlamakta zorluk çekebilir. Daha doğrusu din alimleri bu sözü kullanırlar.
Mezhep: Mezhep kelime anlamı olarak izlemek, gidilmekte olan yol, benimsenmiş görüş anlamına gelir. Din bakımından ise müctehid bir İslam bilgininin kapalı ya da net olmayan ayet ile hadisleri İslam’ın kurallarına ters olmayacak şekilde yorumlamasına ve çözüm getirmesine denir. Bir diğer ifade ile bir dinin değişik görüş farklılıkları nedeni ile meydana gelen kollarından her bir tanesidir.
Bu görüşe göre Sünnilerin dört büyük fıkhi mezhebi bulunmaktadır.
İslam’ın Sünni fıkıh mezhepleri arasında yer alır. Kurucusu İmam-ı Azam olarak da bilinmiş olan Ebu Hanife hazretleridir. Hanefi mezhebi ilk başta Irak’ta doğmuştur, daha sonra batıya yayılmış. Abbasiler zamanında başlıca fıkıh mezhebi haline gelmiştir. Abbasiler döneminden sonra bu mezhepte bir gerileme meydana gelmiş fakat Osmanlı Devleti’nin kurulması ile tekrardan canlılığını korumaya başlamıştır. Bulunduğumuz dönemde Türkiye, Afganistan, Pakistan, Mısır, Suriye, Ürdün, Hindistan, Bulgaristan, Yunanistan, Bosna Hersek ile Romanya Müslümanları genel bir şekilde Hanefi mezhebindendir.
Kurucusu İmam Malik bin Enes Hz’dir. İhtiyaç duyulan ilmin Medine’de bulunduğuna inanmış olan İmam Malik yaşamı boyunca peygamber şehri olan Medine’den ayrılamamıştır. Maliki mezhebi ilk başta Hicaz halkının benimsemesi ile daha sonra ise hacca gidenler tarafından yayılmaya başlanmıştır.
Kurucusu İmam-ı Şafii’dir. Şafii mezhebi ilk başta Mısır’da doğmuştur, daha sonra Irak, Suriye, Yemen ile Horasan’da yayılmaya başlamıştır. Bu dönemde ise Mısır, Suriye ile Irak Müslümanlarının büyük kesimi Şafii mezhebine mensuptur. İmam-ı Şafii şer’i bilgilerden yola çıkmıştır ve bu doğrultuda hükümlerini vermiştir.
Bu mezhebin kurucusu ise Ahmet bin Hanbel’dir. Kur’an ile hadislerin öne çıktığı fıkhi mezhepleri arasındadır. Eğer bir konuda Kur’an ya da sünnette net bir bilgi bulunmamakta ise, buna en yakın olan yol örnek alınır. Çağımızda Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan’da Hanbeli mezhebine inanan Müslümanlar yer alır.
Mezhepler Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Hz. Muhammed (sav) sağken sahabeler etraflarında toplanır, merak edilen, akıllarında soru işareti yaratan her soruyu sorardılar. Peygamber efendimiz ise Kur’an-ı Kerim’in ne şekilde yorumlanması gerektiğini ve ayetlerin iniş nedenlerini tek tek bildiğinden dolayı en doğru biçimde yorumlamaktaydı. Fakat Hz. Muhammed’in (sav) vefat etmesinden sonra sahâbelerin belli bir kesimi Mekke ile Medine dışında yaşamaya başlamışlardır. Kalmış oldukları bu şehirlerde halk dini konular ile ilgili soruları onlara sormakta, onları resmen bir müftü, muallim şeklinde görmekteydiler. Ancak her bölgenin kendine ait örf ve adetleri olduğu için bazı sorunlar da bunlara uygun şekilde çözülmekteydi.
Değişik yerlere dağılmış olan sahâbelerin bu uygulamasından dolayı zaman geçtikçe değişik görüşler meydana getiren mezhepler ortaya çıkmıştır. Yaşadığımız döneme kadar hemen hemen her Müslümanın sormuş olduğu ve merak etmiş olduğu sorulardan bir tanesi de mezheplere ihtiyaç olup olmadığı sorusudur. Kur’an’a inanmış olan herkesin merak etmiş olduğu bir konuyu açıp okuyabileceğini ve çözümünü bulabileceğini düşünmektedir. Fakat sıradan bir kişinin dini sorunları Kur’an ya da sünnetlerden, doğruca öğrenmesinin mümkün olmadığını savunurlar. Bunu sadece müctehidlik sıfatına eren, önemli İslam alimlerinin yapabileceği denilmektedir.