”Hz. Muhammed’in tükürüğü Ayasofya’yı koruyor”
Evet, Ayasofya hakkındaki son iddia bu. Ama söz konusu yer Ayasofya olunca, 1500 yaşındaki bu kutsal mekân hakkında ileri sürülmüş pek çok başka spekülasyon olduğunu söylüyor Altındal ve başlıyor anlatmaya. Yazının devamı Aytunç Altındal’ın bugüne kadar Ayasofya hakkında ileri sürülen spekülasyonlar arasında en kayda değer bulduklarını kapsayan bir seçki. Hemen belirtelim, az sonra okuyacaklarınız, herhangi bir turist rehberinin anlattıklarından çok farklı bir Ayasofya’yı gözler önüne seriyor:
Avarlar, Ayasofya’nın altınlarını alıyor
Avarlar, 575 yılında Roma’yı kuşatıyor ve Papa 1. Benedictus, fidye vererek kendini kurtarıyor. Ama Avarlar, 614-619 arasında bu kez İstanbul’u kuşatıyor. Patrik Sergius, Ayasofya’daki kutsal ama altından olan ne varsa erittirip para haline getirerek Avarlar’a veriyor. Avarlar, bir miktar da Bizanslı kadını alarak kuşatmayı kaldırıyor.
Hz. Eyüp öldürülüyor
674 yılında Araplar İstanbul’u kuşatıyor. Hz. Eyüp, “Ayasofya’da namaz kılıp ezan okursam kuşatmayı kaldırırım” diyor. Bizanslılar buna razı oluyor. Hz. Eyüp gelip ezan okuyup namaz kılıyor; ama dışarı çıkar çıkmaz Bizanslılar tarafından öldürülüyor.
Arapları Meryem Ana püskürtüyor
714 yılında Araplar yine geliyor ve 718’e kadar kent muhasara altında kalıyor. Bu sırada imparator, “Herkes eline haç alsın, surların etrafında dolaşsın; bu bizi koruyacak” diyor. Patrik de “Meryem Ana ikonalarını alın ve dolaşın; asıl bu bizi koruyacak” diyor. Gerçekten de Meryem Ana’nın gebe kaldığı 15 Ağustos günü, Araplar kuşatmayı kaldırıyorlar. İmparatorun gücü sıfıra iniyor.
Hz. Muhammed’in tükürüğü Ayasofya’yı koruyor
Bizans sanatı konusunda sayılı uzmanlardan İngiliz Anthony White’ın aktardığına göre, Hz. Muhammed’in peygamber olduğu dönemde Ayasofya’nın küçük kubbelerinden biri çöküyor. Tamiratta başarısız olan Bizanslılar, Peygamber’e elçi gönderiyor ve “Yeniden yerine oturtabilmek için ne yapmalı?” diye soruyorlar. Hz. Peygamber özel taşlar, kum ve bir de kap içinde kendi tükürüğünü gönderiyor. Tükürük harca karıştırılıyor. O kubbeye bir daha hiçbir şey olmuyor.
Ortodokslarla Katolikler Ayasofya’da ayrılıyor
1054 yılında papanın temsilcisi Kardinal Humbold, patriğin yönettiği ayin sırasında Papa’nın patriği aforoz ettiğini bildiren fetvayı açıklıyor. Ayin bozuluyor, kargaşa çıkıyor. Böylelikle Ortodoks ve Katolik kilisesi, birbirine darılarak temelli ayrılmış oluyor. Ayrılık 911 yıl sürüyor. 1967’de 6. Paul, İstanbul’a gelerek dargınlığı sona erdiriyor.
Kutsal Emanetler çalınıyor
1204 yılında Haçlı orduları İstanbul’u yağmalarken Ayasofya’da ne kadar kutsal eser varsa hepsini kaçırıyor. Geçen yıl Vatikan, jest yaparak kutsal emanetlerden bazı bölümleri geri verdi.
Deisis Mozaiği’ndeki Hz. İsa değil
1264’te İstanbul, Haçlıların elinden kurtarılıyor. Bundan sonra, Ayasofya’nın içinde Deisis Mozaiği yapılıyor. Bu mozaikteki İsa figürü ABD’li araştırmacı Roberto Solarion’a göre, gerçekten İsa değil, Kemerhisarlı (Tyana’lı) Apollon. (Hatırlanacağı gibi Tempo Ocak 2005’te Aytunç Altındal’ın bu konuda bir kitap hazırladığını duyurmuştu. Kitap, nisan ayında piyasaya sürüldü.) Bunun ispatı ise mozaikteki İsa figürünün sağ kaşının üzerindeki yara izi. İz, 11 sayısına işaret ediyor. Pisagorcu tarikat üyesi Apollon’da da bu iz var. Figürün Apollon’a ait olmasının nedeni ise paganların Anadolu’da zorla Hıristiyanlaştırılırken, İsa’nın resmini yapar gibi görünseler de, Apollon’un resmini yapmaları.
Deisis Mozaiği’ndeki Meryem Ana değil
Mozaikteki Meryem figürü, ellerini İsa’ya doğru uzatmış vaziyette. Oysa Hıristiyan şeriatına göre yapılan resimlerde Meryem’in ellerinde İncil ya da İsa olması gerekiyor. Dolayısıyla bu figürdeki Meryem, ‘anne’ değil Mecdeli Meryem olarak da bilinen ve Hz. İsa’nın eşi olduğu varsayılan kadına ait.
Kutsal Kâse aslında Ayasofya
Kutsal Kâse, aslında Hz. İsa’nın içit kabı değil, ‘dişil prensip’i temsil ediyor. Bu prensibin adı ‘Sofya’. Yani Kutsal Kâse’nin kendisi Ayasofya ki, Hıristiyanlık inancına göre bütün kiliseler rahim örnek alınarak yapılıyor. Bunların en kutsalı da yani ‘Kutsal Kâse’ de Ayasofya.
Bizans’ın ilk gizli teşkilatı Ayasofya’da kuruluyor
Mikail Cellius adlı bir filozof, Bizans’ın ilk gizli teşkilatını Ayasofya’nın mahzenlerinde kuruyor. Aynı mahzenler, aynı zamanda Gnostik Hıristiyanların gizli kitabı Picatriks’in de çevirilerinin yapıldığı mekân.
İlk düz haç Ayasofya’da kullanılıyor
Hıristiyanlar, İmparator Jüstinyen döneminde Akhineton Haçı adı verilen şekli bırakıyor ve düz haç modeline geçiyor. Bu da ilk kez Ayasofya’da kullanılıyor.
Çapraz Haç’ın anlamı
Aziz Andre’nin üzerinde idam edildiği haç, çapraz formda. İstanbul’daki kilisenin kurucusu sayılan Aziz Andre’nin anısına tavana çapraz haç motifi işlenmiş.
Dandolo İstanbul’u alıyor ve ölüyor
Latin komutan Henricus Dandolo, Papa’nın çağrısı üzerine İstanbul’u almak zorunda kalıyor. Bizanslıların tehdidi oldukça ilginç: Eğer bu kenti alırsan ölürsün. Dandolo kenti alıyor ve ölüyor. Mezarı halen Ayasofya’da.
Ayasofya kiliseye hiç ait olmadı
Ayasofya kilisenin malı değil. Çünkü mekân imparatora ait kabul ediliyor. Dolayısıyla 1453’te Fatih Sultan Mehmet de Ayasofya’nın değerini ödeyerek bir vakıfla kendi üzerine geçiriyor. Daha sonra da padişahların malı olarak devam ediyor.
Ayasofya’daki Hermetik semboller
Dört balık: Tavandaki dört balık sembolü aslında dört Gospel’e atıf. Balık, iman anlamına geliyor. Bu İsa’da bütünleşmiş olan imanı temsil ediyor.
Baklava
Bu şekil, eğer yuvarlak olsaydı kainat anlamına gelecekti. Oysa baklava motifi yeryüzü anlamına geliyor. Yeryüzünün merkezinde haç, haçın merkezinde de İsa var.
Mantra ve sekiz köşeli yıldız
Sekiz çeperli gül, aslında mantrayı temsil ediyor. Çevresindeki sekiz köşeli yıldız ise kainatın sekiz köşesi olduğunu gösteriyor. Bunlar asıl olarak paganik semboller.
Diğer Hermetik semboller
Daire, kainat anlamına geliyor, etrafında da minik noktalar var; onlar da yıldız demek. Bu, aynı zamanda şifa sembolü. Kenarlardaki defne dalları da Hermetik öğretiye ait. var. Aradaki haça benzer figürler de bir nevi Hermetik takıyye.
Vikingler de Ayasofya’da
İkinci kat balkonlarından birinde, Vikingler’e ait Rune alfabesiyle yazılmış yazılar bulunuyor. Bu en mistik yazı tarzlarından biri olan Elgir Rune’u. Aynı yazılardan, bodrumdaki mahzenlerde de var.
Ayasofya’ya ait efsaneler
Sekizinci sütun altında Hıristiyanlığın en büyük değerleri saklanıyor iddiası tamamen palavra. Çünkü Haçlı orduları bunların hepsini çalmış. Hz. İsa’ya ait gerçek haça ait parçalar ise 640 yılında imparator Heraklios tarafından Kudüs’e gönderilmiş. Aynı şekilde mahzenlerin altındaki tünellerden Kınalı Ada’ya kadar bir tünel
Hz. Muhammed (sav)’min tükürüğü Ayasofya’yı koruyor
ÖNCEKİ KONU
tarihigercekler
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 6 YORUM
Bunlar yalan Türkler ve islam aynı değildir.Türkler asimile edilerek 1500 yıldır arapların askeri olarak kullanılmaktadır.İslam arap faşizmidir.Türkler islam bataklığından çıkmalı özüne dönmelidirler.
Mesala nasıl bir öz. Biz kimin suyundanız.
Türkler halifeliği alıp İslamiyet’in sancağını taşımış takı saltanat yikilana kadar senin Arap askeri dediğin Türkler’in elinde İslam’ın mührü vardı özümüze mı dönsek
Arkadaşın aklında islamiyetten önceki türkler var. Kendisi düşman avrupayı sevici yere göğe sığdıramayıcı ama araplar bizi sırtımızdan vurdu diyerek arapları sövücü zihniyete sahip bu zihniyet Atatürk ile geldi bu ülkeye ondan önce türkler ile araplar arasındaki ilk husumet türklerin kürşad ile beraber islamiyeti kabulu ile başlayan savaştır. Tipik kemalistler arapları düşman bellemektedir. Ama latin alfabesini kabul eder türk alfabesi olarak görür ve ecdadımıza ihanet etmiş oluruz. Selçuklulardan başka ecdadımız yoktur o dönemde türklerin hristiyan ve ateist hatta yahudi bile ırkları bulunmaktasa da biz müslüman olduk özümüz budur. Şamancı paganist değiliz.
Emeğine yüreğine sağlık hocam
Türklerin İslamla şereflenmesine kulp takan moronlara bakacak olursak,tarihte Türk bulamayız.Çünkü Türkler bir çok dine girmiş bir millettir.Örneğin uygurlar çinlilerin dinine girmişti.Hazarlar yahudi olmuştu,bir diğer boy hristiyan…Şamanizme inanan Türkler de vardır ancak o da Türkün öz dini değildir.Belki de Göktanrı inancı da Türkün öz dini değildi.Nitekim kendinden önceki dinlerin tamamlayıcısı olarak gelmiş olan İslama çok benziyor.Dolayısıyla o coğrafyaya gönderilmiş bir peygamberin getirdiği din olabilir.Kaldı ki o da yozlaşmıştı.Ha yukarıdaki moronlardan bahsediyorduk,bunlara göre Türkler ateist olsa öz dinine dönmüş olur,evet .Halbu ki ateizm daha dün icat edilmiş bir dindir.Yani Türklüğü istismar eden fitnebazlar bunlar.