Başlıklar
HİCAZ DEMİR YOLU
Osmanlı Devleti’nin son dönemi devleti bir arada parçalanmadan ayakta tutmak ve dünyanın bir kurtlar sofrası haline gelmiş siyaset sahnesinde var olmasını sağlamaya çalışmakla geçmiştir. Bu doğrultuda birçok politika, fikir, akım ve proje ortaya atılmış hepsi denenmiş ancak Osmanlı Devleti’nin yıkılmasına hiç biri engel olamamıştır. Bu şekilde atılan adımların hepsi politik kaygılar sebebiyle atılıyor olsa da devletin tamamen kabuk değiştirmesi ve daha çağdaş bir seviyeye gelmesi bakımından da önemli görülmelidir. Diğer taraftan üç kıtaya yayılmış bir imparatorluğun merkezden uzaktaki bölgelerde hâkimiyetini kuvvetlendirmesi, devlete bağlılıklarını artırması farklı projeler üretilmiştir. Hicaz demir yolu projesi bu fikrin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan Hac ibadeti için kutsal topraklara gitmek isteyen Müslümanlar için de önemli bir ulaşım imkânı sağlamıştır.
Proje Nasıl Ortaya Çıktı?
Osmanlı Devleti kurulduğu andan itibaren hep batı odaklı gelişme göstermiş ve doğu tarafı siyaseten hep ikinci planda kalmıştır. 18. Yüzyıldan itibaren de özellikle Osmanlı’nın batı topraklarındaki karışıklıklar, isyanlar hep bu yöne tedbirler alınmasını ve yenilikler yapılmasını mecburi kılmıştır. Bu çerçevede 19. Yüzyılın siyasi atmosferinde planlanan Rumeli Demir Yolları projesi Avrupa’nın Paris, Viyana, Berlin gibi büyük şehirlerini demir yolu ile İstanbul’a bağlamış ve Avrupa’dan başlayan yolculukların bitiş noktası İstanbul, Avrupa’ya giden yolculukların da başlangıç noktası yine İstanbul olmuştur.
Sultan II. Abdülhamit zamanında İstanbul’u kutsal topraklara direkt olarak bağlayacak bir demir yolu projesi fikri ortaya atılır. Bu sayede Mekke, Medine ve Kudüs gibi kutsal bölgelere daha rahat bir şekilde ulaşılacak buralarda devletin eli kuvvetlenecek ve herhangi bir karışıklık, isyan vb. gibi durumlarda müdahale etmek kolaylaşacaktı. Bütün bunlar göz önüne alındığında Hicaz Demir Yolu Projesi özellikle Arap bölgesinde baş göstermeye başlayan ve Yahudiler’ in Filistin topraklarına yerleşmeye çalışması gibi faaliyetlerine de engel olabilecek bir projeydi.
İslam Dünyasına Etkisi
Hicaz Demir Yolu Projesi fikri ortaya çıktığı andan itibaren İslam ülkelerinde coşkuyla karşılanmıştır. İran, Hindistan, Arap dünyası projeyi oldukça önemsemiş ve destek olacaklarını bildiren açıklamalar yapmışlardır. Projenin tamamlanması için gerekli olan 4 Milyon lira başta Halife Sultan Abdülhamit olmak üzere devlet erkânı, Osmanlı halkının yardımları ve diğer Müslüman memleketlerden gönderilen yardımlarla karşılanmış ve projeye her devlet katkı sunmuştur. Projenin hayata geçirilmesi için dünyanın her tarafındaki Müslümanlar bağış kampanyaları düzenlemiş böylece Fas, Tunus, Cezayir, Rusya, Çin, Avrupalı Müslümanlar, Güney Afrika, Sudan, Cava Adası gibi dünyanın her coğrafyasındaki Müslümanlardan yardım gelmiştir.
Projenin Yapımı
Yapılan planlama ve çizilen projelerin tamamlanması daha sonrasında ise güzergâhın net bir şekilde belirlenmesiyle Sultan Abdülhamit 1900 yılında bir iradei seniyye ile demir yolu projesinin inşasına başlanmasını emretmiştir. Projenin yapımında bölgenin siyasi ehemmiyetine binaen hem Alman firmalar hem de İngiliz firmalar proje için yapım imtiyazını almak istemiş ancak Sultan Abdülhamit siyasi olarak uygun gördüğü bir Alman firmasına projenin yapım işini vermiştir. Hicaz Demir yolu Şam’dan başlayarak Amman, ve Hayfa’ya ulaştı. Böylece Akdeniz’e de demir yolundan bir kapı açılmış oldu. Daha sonra ise Maan, Tebük üzerinden önce Mekke sonra ise Medine’ye kadar ulaşmış oldu.
Yapımı yaklaşık 8 sene süren Hicaz demir yolu Sultan II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 33. Yıl dönümü münasebetiyle 1908 yılında törenle hizmete girmiştir. I. Dünya Savaşı dönemine kadar yoğun bir şekilde işleyen ve kullanılan Hicaz Demir yolu savaştan sonra kullanılamaz hale geldi. 1919 yılında Medine’yi savunan Fahreddin Paşa’nın teslim olmasıyla beraberindekiler ve bütün ağırlıklar bu demir yolu sayesinde İstanbul’a taşınmıştır.
Şimdi Ne Durumda?
Yapıldığı dönemde askeri, siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak birçok olumlu sonucu beraberinde getiren Hicaz Demir Yolu Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesi ve savaştan mağlup ayrılmasıyla eski önemini kaybetmiştir. Ayrıca demir yolunun geçtiği toprakların farklı ülkelerin egemenliğinde kalması ve bu ülkelerde İngilizler eliyle yerleştirilen Osmanlı düşmanlığından Hicaz Demir Yolu da nasibini almıştır. Yer yer tahrip edilen demir yolu üzerinde Suriye ve Ürdün’de olmak üzere iki ayrı demir yolu kurulmuştur. Ayrıca tarihi değere sahip Hicaz Demir yolu garlarının da yok edildiği, kalanların ise farklı faaliyetler için kullanıldığı bilinmektedir.