1900’lerin başlarında, sigara endüstrisi sigara tüketimini artırmak ve kamuoyunu etkilemek için çeşitli pazarlama stratejileri geliştirmişti. Bu dönemde, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde, sigara şirketleri doktorların sigara içmenin bazı sağlık yararları olduğuna dair ifadelerini kullanarak sigara içmeyi teşvik eden afişler üretmeye başladılar. Bu afişler, tüketiciye sigaranın zararlı olduğunu inkar eden veya sağlığa faydalı olduğunu iddia eden mesajlar içeriyordu. Doktor önerili sigara afişlerinin ortaya çıkışı, sigara endüstrisinin toplumda sigara kullanımını normalleştirmek ve artırmak için bilimsel bir kılıf kullanma stratejisinin bir parçasıydı. Ancak, zamanla sigaranın sağlık üzerindeki zararlı etkileri daha iyi anlaşıldıkça, bu tür afişlerin etkisi azaldı ve toplumda büyük bir tepkiyle karşılaştı.
Bu yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde sigara endüstrisi, kadınları sigara içmeye teşvik etmek için çeşitli pazarlama stratejileri üzerinde çalışmaktaydı. Bu dönemde, tütün şirketleri sigara içmenin toplumsal kabulünü artırmak ve kadınları tütün ürünlerini tüketmeye teşvik etmek için çeşitli yollar aramaktaydılar. İşte bu bağlamda, Lucky Strike markası, 1929 yılında “Torches of Freedom” (Özgürlük Meşaleleri) kampanyasını başlattı. “Lucky Strike” adı altında tütün ürünleri satan American Tobacco Company, reklam ajansı olan Edward Bernays ile işbirliği yaparak bu çığır açan kampanyayı oluşturdu. Edward Bernays, kampanyayı “kadınların sigara içmelerinin toplumsal bir eşitlik ve özgürlük sembolü olduğunu” iddia ederek kadınların sigara içme alışkanlığını artırmak için tasarladı. Kampanya, New York’ta düzenlenen bir Paskalya Yürüyüşü’nde uygulamaya kondu. Bernays, basın mensuplarını çağırarak kadınların Paskalya Yürüyüşü’ne katılımını sağladı. Kadınlar, yürüyüş sırasında ellerinde Lucky Strike sigaraları ile görünür bir şekilde yürüdüler. Basın mensupları bu görüntüleri fotoğrafladı ve haber olarak yayınladı. Bernays, bu eylemi kadınların “özgürlük ve eşitlik mücadelesi” olarak tanımlayarak kampanyanın mesajını güçlendirdi.
Tütün endüstrisine karşı açılan tazminat davaları, sigara tüketiminin neden olduğu sağlık sorunlarına yönelik artan kamuoyu farkındalığı ve bilimsel kanıtların yayılmasıyla birlikte önemli bir boyut kazanmıştır. Bu davalar genellikle sigara tüketiminin neden olduğu hastalıklardan muzdarip bireyler veya tütün endüstrisinin yanıltıcı reklamları nedeniyle zarar gören kişiler tarafından açılmıştır. Tütün endüstrisine yönelik bu davalar, tütün şirketlerinin yıllar boyunca kamuoyunu yanıltıcı reklamlarla ve sigara içmenin sağlık üzerindeki zararları hakkında bilgi saklama çabalarıyla ilgili ciddi suçlamalar içermektedir. Sigara kullanımının akciğer kanseri, kalp hastalıkları, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açtığına dair bilimsel kanıtlar arttıkça, tütün endüstrisine karşı hukuki mücadeleler de artmıştır. Bu tazminat davalarında, davacılar genellikle sigara kullanımının neden olduğu sağlık sorunlarından muzdarip bireylerdir. Örneğin, akciğer kanseri gibi hastalıklarla mücadele eden veya sigara içen bir yakınının ölümünden sonra tütün şirketlerini sorumlu tutan aileler bu tür davaları açmıştır. Ayrıca, tütün endüstrisinin yanıltıcı reklamları nedeniyle tüketiciyi bilgilendirmede ihmali olan kişiler de davalara katılmıştır. Bu davalar genellikle uzun süreli hukuki mücadeleler gerektirmiş ve yıllarca sürebilmiştir. Bazı davalar sonuçlanmış ve tütün şirketleri yüksek miktarda tazminat ödemek zorunda kalmıştır. Ayrıca, bazı davalar sonucunda tütün endüstrisiyle ilgili düzenlemelerin ve yasaların sıkılaştırılması da sağlanmıştır. Örneğin, sigara paketlerine sağlık uyarıları eklenmesi ve sigara reklamlarının sınırlanması gibi düzenlemeler, bu tazminat davalarının sonuçlarından biri olarak kabul edilebilir. Bu tazminat davaları, tütün endüstrisinin kamuoyunu yanıltıcı ve zararlı ürünlerini tanıtmaya yönelik uygulamalarına karşı bir tepki olarak önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca, sigara tüketiminin neden olduğu sağlık sorunlarına karşı mücadelede bir dönüm noktası olmuş ve tütün endüstrisinin sorumluluğunu vurgulamıştır.
1950’lerin başlarında, Marlboro markası Amerika Birleşik Devletleri’nde popülerlik kazanmaya çalışan bir tütün markasıydı. Ancak o dönemde Marlboro, genellikle kadınlar için tasarlanmış bir sigara markası olarak biliniyordu. Ancak, 1950’lerin ortalarında, Marlboro markası için devrim niteliğinde bir pazarlama stratejisi geliştirildi. Bu strateji, Marlboro’nun imajını tamamen değiştirecek ve sigara içen erkekleri hedefleyecekti. Marlboro’nun yeni pazarlama stratejisi, maskülenliği, macerayı ve özgürlüğü simgeleyen bir karakter olan “Marlboro Man”i kullanmayı içeriyordu. Bu karakter, genellikle batı kovboyu veya maceracı gibi tasvir edilirdi. “Marlboro Man” imajı, erkeklerin sigara içme alışkanlığını toplumsal bir simge ve maskülen bir eylem olarak sunarak, Marlboro’nun erkek tüketicileri hedeflemesini sağladı. Marlboro Man’in imajı, genellikle dergi reklamlarında, açık havada, at sırtında, vahşi doğada veya kovboy hayatını simgeleyen diğer sahnelerde görünerek, maskülen ve özgür bir yaşam tarzını yansıtıyordu. Bu pazarlama stratejisi, erkek tüketiciler arasında Marlboro sigaralarının popülerliğini artırdı ve markayı dünya çapında tanınan bir simge haline getirdi. Marlboro Man’in başarısı, sigara endüstrisinde maskülenlik ve macera temalarının yaygın bir şekilde kullanılmasına yol açtı. Aynı zamanda, bu pazarlama stratejisi, tütün endüstrisinin erkek tüketicileri hedefleme ve sigara içmeyi maskülen bir eylem olarak sunma yaklaşımında bir dönüm noktası oldu. Bugün bile, Marlboro Man’in imajı, tütün endüstrisinin en tanıdık ve ikonik simgelerinden biri olarak kabul edilmektedir.
1950’lerin sonlarına doğru Amerikan Tıp Derneği’nin (AMA) sigara endüstrisine karşı savaş açmıştı. AMA, tıp camiasının önde gelen bir kuruluşu olarak, sigaranın sağlık üzerindeki zararlarını vurgulayan bir kampanya başlattı. Bu kampanya kapsamında, AMA üyeleri tarafından sigara içmenin zararları hakkında yaygın bilgilendirme çalışmaları yapıldı ve sigara endüstrisine karşı dava açıldı. Bu dava, sigara endüstrisinin tüketiciyi yanıltıcı reklam ve pazarlama stratejilerini hedef alarak, sigara şirketlerine önemli cezaların verilmesine yol açtı. AMA’nın bu mücadelesi, sigara endüstrisinin kamuoyunu yanıltma çabalarına karşı sağlık kuruluşlarının ve bilim insanlarının birleşik bir cephe oluşturarak sigara içmenin zararlarını ortaya koyması açısından çarpıcı bir olaydır. Bu olay, sigara endüstrisinin doktor önerili sigara afişlerinin gerçekçi olmayan sağlık iddialarını sorgulaması ve tüketici bilincini artırması bakımından önemlidir.
Bir başka çarpıcı olay ise 1964 yılında ABD’de yayınlanan ve “Surgeon General’s Report on Smoking and Health” olarak bilinen Sigara İçme ve Sağlık Konusunda Cerrahlar Genel Raporu’dur. Bu rapor, ABD Halk Sağlığı Hizmetleri Cerrahı Luther Terry liderliğindeki bir uzman grubu tarafından hazırlandı ve sigaranın sağlık üzerindeki zararlarını detaylı bir şekilde ortaya koydu. Rapor, sigara içmenin akciğer kanseri ve diğer birçok ciddi sağlık sorunlarıyla ilişkilendirildiğini net bir şekilde belirtti. Bu raporun yayınlanması, kamuoyunu sigaranın zararları konusunda bilgilendirmek ve sigara endüstrisinin yanıltıcı reklam ve pazarlama stratejilerine karşı bir tepki oluşturmak için önemli bir kilometre taşı oldu. Ayrıca, raporun yayınlanmasının ardından sigara tüketiminde düşüşler gözlemlendi ve sigara karşıtı hareketin güçlenmesine katkı sağladı. Bu olay, sigaranın sağlık üzerindeki zararlarının kamuya duyurulması açısından büyük bir etkiye sahip oldu ve sigara politikalarının şekillenmesinde önemli bir rol oynadı.
1998 yılında ABD’de yaşanan tütün endüstrisiyle ilgili “Master Anlaşması yapılmıştır. Bu anlaşma, tütün endüstrisi ile bazı ABD eyaletleri arasında imzalanan ve tütün şirketlerinin sigara reklamlarını kısıtlamayı ve tütün ürünlerinin satışını düzenlemeyi kabul ettiği bir anlaşmadır. Anlaşma, tütün şirketlerinin gençleri hedef alan pazarlama stratejilerini azaltmayı ve tütün ürünlerinin sağlık üzerindeki zararlarını açıkça belirten uyarı etiketlerini kullanmayı içeriyordu. Bu anlaşma, tütün endüstrisinin kamuoyunu yanıltıcı reklam ve pazarlama stratejilerine karşı alınan önemli bir adım olarak kabul edilir. Ayrıca, tütün endüstrisiyle ilgili yasal mücadelelerde bir dönüm noktası olmuş ve tütün ürünlerinin satışını ve tanıtımını kontrol etmeyi amaçlayan bir dizi yasa ve düzenlemenin başlangıcı olmuştur. Bu olay, sigara endüstrisinin tütün kontrolü ve kamu sağlığı politikalarıyla ilgili önemli bir değişimin başlamasına yol açmıştır.
Hazırlayan Cem Demirtay
Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Ülkücü Tavır Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen İletişime Geçiniz