Çin’de Uygur Kolonisinin Kapatılması
Tun Baga Tarkan’ın tahta geçmesiyle birlikte, T’ang İmparatorluğu’nda Uygur hakimiyeti sona erdi. Bu dönemde, Çinlilerin öldürdüğü Tung-t’u adlı bir Uygur beyinin sayısız Uygur’un lideri olması, bu değişimin bir işaretiydi. Öldürülen bey aynı zamanda Tun Baga Tarkan’ın amcasıydı. Uygur topluluğunun yanı sıra, Dokuz Oğuzlar da Uygurlarla aynı kökenden geldiklerini iddia ederek, Ch’ang-an’da yaşamaktaydılar. Ancak Çinlilere göre, Dokuz Oğuzlar haksız yollarla zenginleşmişler ve sürekli olarak Çinlilere kötü davranmışlardı. Bu durum, Uygurlar gibi Dokuz Oğuzlar’ın da T’ang İmparatorluğu için iç sorunlar oluşturduğunu gösteriyordu. İmparator Te-tsung’un tahta çıkmasının ardından, Tung-t’u’nun tüm adamlarıyla birlikte ülkesine geri dönmesi istendi. Başkentte Uygur veya Dokuz Oğuzların artık yaşamasına izin verilmeyecekti. Tung-t’u ve onun takipçileri, Cheng-wu bölgesine gönderildi ve birkaç ay boyunca burada ikamet edeceklerdi. Yiyecek temin etmek için 1000 ehin miktarında et talep ettiler ve yerli halkın tarım ürünlerine el koydular. Sonuç olarak, halkın tekrar Uygurlardan muzdarip olduğu görülüyordu. Ancak Çinli komutan, onların gücünden korktuğu için onlara karşı bir adım atmaya cesaret edemedi. Bu olaydan sonra Çin, Uygurlara karşı askeri bir sefer düzenlemedi. Ancak, Uygurlardan duyulan korku, vergilerin sürekli artmasına neden oldu. Küçük çaplı saldırılar, Çinliler için büyük bir tehdit olarak algılandı. Ayrıca, Çin başkentinde lüks bir yaşam süren Uygur ve Soğdluların, Tun Baga Tarkan’ın Soğdlulara olan tepkisini kullanarak, birçok Uygur ve Soğdluyu Çin sınırlarından çıkarmak için bir plan yapıldı. Bu planı gerçekleştirmek için bir kafile düzenlendi.
Çinli yetkililer tarafından1 milyon 800 binlik para ve at göndermişti. Tun Baga Tarkan bunların gönderilmesine sinirlenmişti. Tun Baga Tarkan’ın gönderilenleri reddetmesi, Çin’in korkulu rüyası haline geldi. 1 milyon 800 binlik para ve önceden gönderilen atların bedelini talep etti ve istekleri hemen yerine getirildi. Aksi takdirde, Tarkan’ın daha fazlasını isteyip saldırabileceği düşünülüyordu. Çin sarayı, bu tehditkar talepler karşısında geri adım atmayarak, yıllık 200 bin dizi para göndermeyi kabul etti. Aynı dönemde, Dokuz Oğuz topluluğuna mensup kişilerin Tarkan’a karşı düşmanlık besledikleri ve ondan uzaklaşmaya çalıştıkları biliniyordu. Zira, 779’daki isyan sırasında yaklaşık 2 bin Dokuz Oğuz’un öldürüldüğü biliniyordu. Ancak Çin’deki Dokuz Oğuz boyları, Tun Baga Tarkan Kağan’ın gücünden korktukları için geri dönmeye cesaret edemiyorlardı. Bu karmaşık durumda, T’u-tun bazı önlemler almaya başladı. Dokuz Oğuzları kontrol altında tutmak için, Çinli kumandan Chang Kuang-sheng’e başvurdular. Tutun başta olmak üzere kendilerini tutan Uygurların ortadan kaldırılmasını talep ettiler. Çinli komutan, Uygurların ikiye ayrılmasını memnuniyetle karşıladı çünkü bu, kendi çıkarlarına daha uygun düşüyordu.
Uygur Kolonisinin
Chang Kuang-sheng, İmparatoru ikna etmek için çeşitli bahaneler kullanmıştı. Shan-chou’da yaşadığı bir olayı hatırlatarak, Uygurların kendisine hakaret ettiğini ve İmparatorun bu nedenle Uygurlara karşı duyduğu kinin hala devam ettiğini öne sürdü. Chang Kuang-sheng’a göre, aslında Uygurlar güçlü değillerdi, ancak içlerinde birçok boy olduğu için güçlü görünüyorlardı. Ayrıca, taht mücadeleleri ve siyasi karışıklıkların Uygur topluluğunu sarsmış olduğunu iddia etti. Bu nedenle, Tun Baga Tarkan’ın hareket etmek zorunda kaldığını ve kendi oğlu ile bakanının ona karşı problemler çıkardığını belirtti. Ancak İmparator, Chang Kuang-sheng’in üç talebini reddetti. Bunun üzerine Chang Kuang-sheng, provokasyon yapmaya başladı. Bir elçiye, Tung-t’u’nun yanına giderek ona saygı göstermemesini söyledi. Elçi, saygı göstermeyip hatta hakaret ettiği için Tung-t’u tarafından cezalandırıldı. Bu durumu bahane eden Chang Kuang-sheng, ordusunu harekete geçirip Tung-t’u’ya hücum etti. Dokuz Oğuzların da yardımıyla Uygurları tamamen katletti ve sadece 2 kişiyi sağ bıraktı. Ardından, Dokuz Oğuzlardan olan şahitler, Uygurların Çinli komutana ve yöneticilere hakaret ettiğini bildirdiler. Bunun üzerine Chang Kuang-sheng, şahitleri öldürüp cezalandırdı ve İmparator, onun bu davranışını takdir ederek yeni bir generallik unvanı verdi.
Chang Kuang-sheng,
Uygurların olası tepkilerinden endişe duyarak, durumu kontrol altında tutmaya çalıştı. Bu amaçla, Wang Chia-hsi-ang’ı elçi olarak gönderip, Uygurları sakinleştirmeye çalıştı. Ancak, aldıkları hediyelerle bile Uygurların sakinleşmediği görüldü. Uygurlar, Chang Kuang-sheng’in kendisinin gönderilmesini talep ettiler, ancak İmparator bu talebi yerine getirmedi ve Chang Kuang-sheng’in unvanını birkaç kademe aşağıya düşürdü. Uygurların tepkisi oldukça sertti ve İmparator bunu önlemek için çeşitli adımlar attı. Uygur kağanına elçi göndererek ona T’ai-yüan’de ikamet etmesini emretti. Bir süre sonra, Tun Baga Tarkan’ın önde gelen dört kişinin cenazelerini Uygur kağanına götürmek üzere bir elçi görevlendirdi. Tarkan, elçiyi karşılamak için Başbakan 11 Ögesini gönderdi. Ancak, bazı Uygurlar elçiye saldırdı ve 11 Ögesi tarafından engellendi. Elçi 50 gün hapiste tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Tun Baga Tarkan, elçiye yaptığı bir mesajla, intikam almak isteyenlerin onu ve adamlarını katletmek istediğini ancak bunu kabul etmediğini belirtti. Ayrıca, T’ang hanedanının gönderilen atların karşılığı olarak 1.800.000 top ipekli borcu olduğunu ve bu borcun bir an önce ödenmesi gerektiğini bildirdi. Sonrasında, Ch’ih-hsin adlı generalini Çin sarayına gönderdi.
781 yılının beşinci ayında Yüan Hsiou ve liderliğindeki heyet başkent Ch’ang-an’a geri dönebildi. Bunun sonucunda, T’ang hanedanı, imparatorun Uygurlara olan borcunu ödemeye karar verdi ve 100 bin top kumaş ile 100 bin liang ağırlığında altın ve gümüş gönderildi. Aynı dönemde, Kuca’da başlayan isyan nedeniyle Uygurlar, Çin’in farklı yerlerinde yağma girişimlerinde bulundular. Uygurlar, 787’de yeni bir T’ang hanedanı kızıyla evlenmek istediler ve talepleri kabul edildi. Ancak bu tür evlilik organizasyonları, Çin hazinesini oldukça zor durumda bırakmaktaydı. Yine de, 5 milyon dizi para harcanarak bu evlilik gerçekleştirildi. Bazı devlet adamları, bu harcamanın hazineyi zor durumda bırakacağını belirtmelerine rağmen, bu paranın sınır güvenliği için ödenen bütçenin sadece üçte birine denk geldiğini ifade ettiler. 787 yılında Çinli bir prensesle evlenme teklifi yapan Uygur kağanının talebi, İmparator tarafından kabul edilmedi. İmparator, geçmişte yaşadıklarını unutamadığı için bu talebi reddetti ve evliliğin oğlu veya torunu zamanına kadar beklemesini istedi. Devlet adamı Li Pi’nin telkinleri ise sonuç vermedi. Aksine, Li Pi’nin, Bögü Kağan’ın tahtta olduğunu ve sonradan onun öldürülüp yerine geçen kişinin kağan olduğunu belirtti. Yeni kağanın ilk işinin Çin’e elçi göndermek olduğunu ve Uygur elçilerinin öldürüldüğü olayda, kağanın sadece elçileri alıkoyduğunu ve intikam amacıyla katletmediğini vurguladı. Eski olayların karşılıklı olduğunu ve Uygur yabgusunun imparatora saygı gösterdiğini, hatta savaş stratejileri toplantılarında imparatorun Li Pi’yi kabul etmediğini, ancak yabgu’nun onu kabul ettiğini ifade etti.
Tun Baga Tarkan’ın tahtta olduğu dönemde, T’ang hanedanının güçlenmesiyle Çin’e karşı daha barışçıl bir politika izlendi. Ancak, Uygur tüccarlarının yanı sıra Dokuz Oğuzlar da serbestçe dolaşmaya başladı, yerel halka zarar verdi. Çin’in sınırlarını aşanlarla yaşanan anlaşmazlıklar sonucunda, Uygur liderleri öldürüldü ve ilişkiler karmaşıklaştı.