Büyük Şüphe: Nuri Paşa’yı MOSSAD mı Şehit Etti?
1889 yılında dünyaya gelen Nuri Paşa’nın ağabeyi, ailenin en büyük çocuğu olan 1881 doğumlu Enver Paşa idi. Annesi Ayşe hanım ve memur olan babası Ahmet Bey’in Enver’den sonraki çocukları Hasene ise 1887 yılında doğmuş, Nuri Paşa ise ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.
Nuri Paşa’dan sonra doğan Mediha, Kamil ve Ertuğrul isimli kardeşleriyle birlikte, toplam altı kardeştir. Memur babasının tayini çıkan Nuri Paşa, askeri okul tahsiline kadar eğitimini Manastır’da yapmıştır. Harp Okulu’ndan 1908 yılında okulun dördüncüsü gibi büyük bir başarıyla mezun olan Nuri, 3. Ordu Karargâhı’nda Teğmen rütbesiyle görev almaya başladı. Orduda göreve başlamasının ardından geçen iki senenin ardından yıl 1910’da, padişahın önemli birliklerinden biri olan Maiyet Bölüğü’ne görevli olarak atandı.
İttihatçı birlikler sarayın her yerini gizliden gizliye sarmış, kontrol altına almışlardı. Henüz Teğmen rütbesinde olan Nuri Paşa, yarbay rütbesinde olan amcası Halil Paşa’nın emri altında görev yapmaya başlamıştır.
Onun askeri hayatındaki en ilginç anılarından biri, Trablusgarp Savaşı’nın başlaması ile birlikte yine Osmanlı’nın son dönemdeki en önemli paşalarından olan ağabeyi Enver Paşa ile birlikte savaş bölgesine gizlice gitmesi olmuştur. Bu süreçte farklı bölgelerde düşmana karşı savaşan Teğmen Nuri, savaşın bitmesinden sonra Üsteğmen rütbesini aldı. Üsteğmen olarak İstanbul 1. Ordu’ya katılan Nuri Paşa, Balkan Savaşı’na da katılan isimlerden biri olarak Bulgarlar ile de savaşmıştır.
Askerlikte gösterdiği başarıların ardından çok kısa sürede Yüzbaşı rütbesi alan Nuri Paşa, yıl 1914’te ise Viyana’ya görevli olarak gönderildi. Ağabeyi olan Enver Paşa Harbiye Nazırı iken, onun yaverliğini yaptı. Enver Paşa kardeşi Nuri Paşa’ya önemli bir görev vermiş, onu halkın İngiliz ve İtalyanlara karşı ayaklanma başlatması için Trablusgarp bölgesine yeniden göndermiştir.
Bu görevi aldığında rütbesi yetersiz bulunan Nuri Paşa’ya, bölgedeki Arapların etkilenmesi için fahri ferik ve mirlivalık rütbeleri de verilmişti. Tam üç yıl boyunca İngiliz ve İtalyanlar ile savaşan Nuri Paşa, yıl 1916’da Binbaşı rütbesi almış ve iki yılın ardından 1918’de ise Yarbay yani Kaymakam olmuştur. Dönemin Almanya İmparatoru ise ona başarılarından dolayı, Demir Salip Madalyası vermiştir.
Başlıklar
Bakü’yü Kurtardı
Osmanlı tarafından birçok ödül verilen Nuri Paşa göstermiş olduğu başarılar nedeniyle Kılıçlı Birinci Mecidi Nişanı, Kılıçlı Osmani Nişanı, Altın İmtiyaz Madalyası ve Osmanlı Altın Liyakat Madalyası gibi çeşitli ödüllere layık görüldü.
1917 yılında yaşanan Bolşevik Devrimi sonra yeniden onurlandırılan Nuri Paşa, Kafkas İslam Ordusu Komutanı olarak atanmıştır. Onun bu göreve getirilmesinin en önemli nedenlerinden biri gösterdiği başarılardan ziyade, İngilizlerin Rus birliklere yardım etmek amacıyla Azerbaycan’a birlik göndermesi olmuştur. Azerbaycan Türklerine karşı Rusların desteğini alan Ermeniler Azerbaycan Türklerini katletmeye başlamış, soykırıma varan katliamlar yapmaya devam etmekteydiler. Nuri Paşa aldığı görevle, Azerbaycan Türklerini koruma ve Bakü’yü kurtarma görevi üstlenmiştir.
Bolşevik Devrimi sonrası oldukça karışan Azerbaycan bölgesinde başta Ruslar olmak üzere farklı devletlerin desteğini alan Ermeniler, çoluk çocuk ve hamile kadın demeden, kadın erkek herkesi işkencelerle öldürüyordu. Nuri Paşa emrindeki birliklerle birlikte 13 Eylül 1918 tarihinde Bakü’yü kurtarmış, daha sonra ise büyük bir gayret göstererek Karadağ ve Dağıstan’ı almayı başarmıştır.
Mondros Antlaşması’nın yapılmasıyla birlikte İstanbul’a geri çağrılan Nuri Paşa, İstanbul’a gelmesiyle birlikte tutuklanmış ve maalesef ki İngiliz birliklerine teslim edilmiştir. Ermenilere büyük destek veren İngilizler Nuri Paşa’yı teslim aldıktan sonra şimdiki Gürcistan’ın başkenti olan Batum’a götürerek onu burada hapsetmiş ve hapis sürecinde işkenceler uygulamışlardır.
Nuri Paşa tutulduğu hapishaneden bir yolunu bulup kaçarak, yeniden Azerbaycan’a gitmiş ve Kızıl Ordu’ya karşı ciddi bir mücadele vermiş olsa da maalesef ki yenilmiştir. Onun Kızıl Ordu’ya yenilmesinin temel nedeni, maalesef ki Azerbaycan halkının bir kısmının Bolşevik Devrimi’ni desteklemesinden kaynaklanmıştır.
Savaş bitmiş ve Nuri Paşa Almanya’ya yerleşerek bir süre burada yaşamıştır. İkinci Dünya Savaşı başlamadan kısa bir süre önce Türkiye’ye dönen Nuri Paşa, İstanbul Zeytinburnu’nda döküm atölyesi kurarak iş hayatına atılmak istemiştir. Ancak onun asıl arzusu, yerli bir savunma sanayisi kurmaktı. Aynı dönem Sütlüce bölgesinde, böyle bir fabrika kurarak çalışmalara başladı. Fabrika beklenenden daha iyi bir ilerleme kaydetmiş ve siparişlere yetişemeyip 3 vardiya olarak çalışmaya başlamıştır.
Sözde İsrail Devleti İlan Edildi
Filistin’de devam eden İngiliz manda rejimi sona ermiş, 14 Mayıs 1948 tarihinde Yahudi Milli Konseyi adındaki bir grup bildiri yayınlayarak İsrail Devleti’ni ilan etmiştir. Yahudilerin bu ilanından sadece 1 gün sonra Irak, Lübnan, Suriye, Ürdün ve Mısır, İsrail’e karşı savaş açsa da kısa bir sürede yenilerek anlaşma yoluna gitmiştir. Ancak bu devletler boş durmayarak, bir yandan sürekli silahlanma hareketine girişmişlerdir.
BM Güvenlik Konseyi İsrail’i bazen gizli ve bazen ise aleni bir şekilde destekleyerek, Mısır ve Suriye’ye silah ambargosu koydu. Nuri Killigil yani Nuri Paşa ambargoyu delmek için büyük çaba sarf etmiş ve bu ülkelere gizlice silah üretmeye devam etmiştir. O dönem Nuri Paşa’nın silah fabrikasında Suriye için üretilen iki bin havan mermisi, gizli bir şekilde fabrika deposunda saklanmıştır.
Fırsat Vermediler
İsrail Devleti ilan edildikten sonra başlayan Arap Yahudi Savaşı sırasında Nuri Killigil Mısır Devleti tarafından çok yüklü bir silah siparişi almıştır. Nuri Paşa’nın silah siparişi almasından sonraki gün, paşanın silah fabrikası havaya uçmuştur. Silah fabrikasının siparişten bir gün sonra patlaması, kimlerin yaptığının en somut göstergesi olarak akıllarda kaldı. Bu patlamada 26 fabrika çalışanı, şehit olmuştur. Bu patlamada fabrikada bulunan Nuri Paşa’nın cesedi, tüm aramalara rağmen bulunamamıştır.
Tarih 28 Mart 1949’u gösterdiğinde, maalesef ki Türkiye İsrail Devleti’ni tanıyan ilk Müslüman ülke olarak tarih kayıtlarına geçmiştir.
Patlama Günü Yahudi İşçiler Fabrikaya Gelmedi
Bu patlamanın İsrail tarafından yapıldığına dair en önemli işaretlerden biri de, patlamanın olduğu iki gün boyunca fabrikada çalışan Yahudi işçilerin hiçbirinin fabrikaya gelmemiş olmasıdır.
Devlet Ölenlerin Cenaze Namazlarını Kıldırmadı
Maalesef ki Nuri Killigil Paşa ve fabrikada ölen çalışanların cenaze namazları, o zaman İstanbul Müftüsü görevini yürüten Ömer Nasuhi Bilmen tarafından verilen fetva ile birlikte kılınmadı. Bu karar aslında Türkiye Devletinin, İsrail’e yaptığı bir jest olarak kabul edildi.
Kısacası Türkiye’nin kendi silahını üretmek için başlattığı en büyük girişimlerden biri olan bu fabrika İsrail sabotajı ile engellenmiş, aralarında fabrika sahibi Nuri Paşa ile birlikte 27 şehit verilmiştir. Üstelik hiçbirinin cenaze namazı da kılınmamıştır.