Milattan önce 247-183 yılları arasında yaşamış Sami ırkından gelen Kartacalı politikacı ve general olan Hannibal Barca veya Annibal tüm zamanların en büyük askeri dehalarından biri olarak kabul edilmektedir. Hannibal Barca ayrıca Scipio ve Philopoemen ile birlikte çağının 3 büyük generalinden biri olarak kabul edilmiştir. Scipio’ya göre Hannibal, yaşamış en büyük generallerden biridir. İkinci sıraya Epirli Pyrrhus’u ve üçüncü sıraya da kendisini koymuştur. Hannibal ise bu sıralamayı, başa Büyük İskender’i, ikinci sıraya Epirli Pyrrhus’u ve son sıraya da kendisini koymuştur.
Hannibal Barca’yı “Stratejinin Babası” olarak nitelendiren askeri tarihçi Theodore Ayrault Dodge, en büyük düşmanı Roma’nın bile onu kendi taktiklerini kullanarak alt ettiğini ifade etmiştir. 2. Pön Savaşı’ndaki başarılarıyla “Roma’nın en büyük düşmanı” olarak tanınan Hannibal Barca, filleri içeren ordusu ile birlikte Pireneler, Alpler, İber Yarımadası ve kuzey İtalya’ya girebilmiş ve en büyük düşmanı Romalıları birçok önemli savaşta alt etmiştir.
Hannibal Barca, milattan önce 247’de Tunus/Kartaca’da doğmuştur. Birinci Pön Savaşı ile ününü kazanmış olan kahraman Kartacalı komutan Hamilcar Barca’nın oğludur. Hannibal küçük yaşına rağmen, babası ile birlikte savaşlara katılmıştır. Roma’ya karşı daima kin duyacağına karşı babasının isteği üzerine ant içmiştir. Kısa bir süre sonra babası hayata gözlerini yumduğunda, eniştesi ve kardeşinin destekleri ile birlikte asker olmuştur.
Hannibal’ın savaş taktiklerinden bazıları Türk Kurtuluş Savaşı’nda Yunan askeri kuvvetlerin karşı başarıyla uygulanmıştır. Hannibal Barca’nın hayatı ve savaşları birçok oyun, belgesel ve filme konu olmuştur.
Hannibal Barca’nın Askeri Hayatı
Babasını ölümünün ardından milattan önce 221 yılında Kartaca İspanya ordusunun komutanı haline gelen Hannibal, 2 yıl boyunca Ebro’nun batısında bulunan toplumlar üzerinde hâkimiyetini korumuş ve İspanya’daki konumunu sağlamlaştırmıştır.
1. Pön Savaşı sonrası, Roma’yla yapılacak ikinci bir savaş olacağının kaçınılmaz bir son olduğunun farkında olan Hannibal, Roma’ya ilk darbeyi kendisi vurmak istemiştir. Milattan önce 219 yılında Roma’nın müttefiki Saguntum’u kuşatmıştır, bu olay tarihin en bilinen muharebelerindendir, sekiz ay sonra ele geçirmiştir.
Kuşatmayı Kartaca parlamentosunun da onaylamasıyla birlikte Hannibal’ın kaçınılmaz olduğunu bildiği 2. Pön Savaşı başlamıştır. Kardeşi Komutan Hasdrubal’ı İspanya’ya bırakmış ve İtalya’nın üzerine yürümüştür. Hannibal Barca’nın ordusunda 100.000 asker ve 37 tane fil bulunmaktadır. Kuzeye doğru ilerleyen Hannibal, yoluna çıkan kabileleri de bertaraf ederek Roma ordusundan önce Rhone Vadisi’ne ulaşmıştır.
Bundan sonra ise müttefiklerini atlatabilmek ve Romalılardan kurtulabilmek için “Ya yeni bir yol bulacağız, ya yeni bir yol yapacağız!” diyen Hannibal Barca bir yay çizerek Alp Dağları’nı geçebilmiştir. Bu yolculuk tarihte çok büyük bir başarı olarak kabul edilmektedir. Hannibal, bu yolculuklar sırasında ordusunun bir kısmını hava koşulları nedeniyle kaybetmiştir.
Ordusuna Keltler’in 14 bin savaşçısını da ekleyen Hannibal, onları durdurmak için gönderilmiş Roma ordusunu milattan önce 218’de Trebbia’da bozguna uğratmış ve yürüyüşüne devam etmiştir. Milattan önce 217 yılında Trasimene Gölü Muharebesi’nde asıl Roma ordusunu da bozguna uğratmıştır. Tüm bunlardan sonra Romalılar vur-kaç taktiğiyle savaşmaya başlayınca Hannibal’ın ilerleyişi yavaşlamıştır. Bunun üzerine Roma kuşatması yerine Latin şehirlerine isyan ettirmeyi planlayan Hannibal’ı durdurmak üzere gönderilen son düzenli Roma ordusu da Cannae Muharebesi sonucu alt edilmiştir. Hannibal Barca bu savaşta, ordusuna yaptırdığı “Hilal Düzeni” taktiğiyle Roma ordusunu tuzağa çekmiş ve bozguna uğratmıştır.
Hannibal Barca’nın Sürgüne Gönderilmesi ve Ölümü
Hannibal bir süre sonra kendisine karşı yükselen muhalefetler nedeniyle gönüllü sürgüne gitmiştir. Ve sürgün sırasında bazı imparatorluk ve devletlere askeri danışmanlık yapmıştır.
Milattan önce 183/182’de Britanyalı yetkililer aracılığıyla Romalılara teslim edileceğini anlayan Hannibal Barca, yüzüğünde taşıdığı zehri içerek intihar etmiştir. Mezarının yeri bilinmese de, ölüm yeri Gebze’de bulunan TÜBİTAK yerleşkesinde onun anısına dikilmiş bir anıt bulunmaktadır. Anıt, Atatürk’ün vasiyet ve isteği üzerine 1981 yılında yaptırılmıştır.