BARBAROS EFSANESİ
Osmanlı tarihinin en zirve dönemine damga vuran Barbaros Hayreddin Paşa şu sıralarda da oldukça popüler. Özellikle kendisinin anlatıldığı dizinin de başlamasıyla insanlar daha fazla bu ünlü denizciyi merak etmeye başladılar. Peki kimdir Barbaros Hayreddin Paşa? Hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir? Gelin beraber bakalım.
Osmanlı Devleti’nin denizlerde etkin bir güç olmaya başladığı dönem olan İstanbul’un fethi ve sonrasında Fatih Sultan Mehmet özellikle Anadolu yakınında fethedilmemiş ada bırakmamıştır. Ege’de bulunan Midilli adası da bu adalardan biridir ve bizzat Fatih Sultan Mehmet’in kumanda ettiği kara ordusu ve Mahmut Paşa’nın komutasındaki Osmanlı donanması tarafından kuşatılarak 1462 yılında fethedilmiştir. Bu fetihte büyük gayretler gösteren bir isim olan sipahi ağası Yakup ağa bu gayretleriyle padişahın gözüne girmiş ve kendisine Midilli adasında bir köy tımar olarak verilir ve köyün de ağası olur. Orada bir Rum kızıyla evlenen Yakup Ağa’nın iki kızı ve dört oğlu olur. Oğullarına sırasıyla İshak, Oruç, Hızır ve İlyas isimlerini veren Yakup Ağa’nın burada çömlekçilikle geçindiği ve askerlikle uğraştığı bilinmektedir. Ne zaman ve nerede öldüğü konusunda çok fazla bilgi bulunmamaktadır.
Dört kardeş babalarının ölümünden sonra ticaretle uğraşmaya başladılar. İshak baba mesleği olan çömlekçiliğe merak salarken Oruç ve İlyas ise Venedik Ticaret gemilerine korumalık yaparak geçimini sağlamaya çalışmışlardır. Hızır ise önceleri medreseye verilmiş iyi bir dersiam olması için gayret edilmiştir. Ancak onun da gönlü ağabeyi Oruç gibi deryalardaydı ve medreseyi yarıda bırakarak Ağabeyine katılır.
Korsan Yatağı Akdeniz
O zamanın şartları düşünüldüğünde Osmanlı Devleti ve Hristiyan dünya arasında Akdeniz’de yaşanan üstünlük yarışı bölgeyi önemli bir çatışma ortamı haline getirmiştir. Özellikle asker kaçakları, Hristiyan tüccarların paralı askerleri ve Rodos, Malta, İskenderiye gibi şehirlerin şövalyeleri Akdeniz’de korsancılık faaliyetleri yürütüyor ve özellikle Müslüman gemilerine saldırarak büyük zararlar veriyorlardı. Bununla birlikte önce Oruç ve İlyas kardeşler birlikte bunlara karşı mücadele ederken daha sonra Hızır da onlara katılmış ve bu kardeşlerin adı her tarafta duyulur olmuştur. Müslüman olmaları sebebiyle Akdeniz’de birçok düşman edinen Barbaros kardeşler deniz ticaretini bir tarafa bırakarak bu korsanlarla mücadele etmeye başlamış ve toprak elde etmeye çalışmışlardır.
Tunus’ta bir limanı kendilerine üst edinen Oruç reis ve kardeşleri elde ettikleri ganimetlerin beşte birini Tunus sultanına sunduktan sonra kalan kısmını Tunus pazarında satarak geçimlerini sağlamışlardır.
Osmanlı’ya Tabi Olmaları
Ele geçirdikleri bir ganimet gemisini dönemin Osmanlı sultanı Yavuz Sultan Selim’e hediye olarak gönderen Oruç ve Hızır reis karşılık olarak Osmanlı sultanından aynı şekilde hediyeler almışlardır. Osmanlıyla ilk münasebetleri bu şekildedir. Bir süre sonra Tunus’tan ayrılmak zorunda kalan Barbaros kardeşler Cezayir’i fethederek kendilerine merkez edindiler. Ancak bir süre sonra İspanyollar ile yapılan bir çarpışmada Oruç Reis öldürülür ve Hızır bir başına kalır. Cezayir’de bir başına tutunamayacağını iyi bilen Hızır Reis İstanbul’a elçiler göndererek Osmanlı hakimiyetine girmek istediğini iletir. Yavuz Sultan Selim tarafından isteği kabul edilen Hızır Reis Akdeniz’de faaliyetlerine devam eder.
Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa
1520 yılında gelindiğinde ise Yavuz Sultan Selim vefat etmiş yerine Kanuni Sultan Süleyman geçmiştir. Tahttaki bu değişiklik Hızır Reis’inde kaderindeki önemli bir değişikliktir aslında. 1531 yılında meşhur Alman seferine çıkan Kanuni ordusuyla Avrupa topraklarını titretirken ünlü Hristiyan denizci Andre Doria Mora kıyılarını vurarak Osmanlıyı zor durumda bırakmıştır. Bunun üzerine bir name yazan Kanuni Hızır Reis’i İstanbul’a davet eder. 1533 yılında İstanbul’a gelen Hızır Reis muhteşem bir törenle karşılanır ve kendisine Cezayir Beylerbeyliği ve Kaptan-ı Derya’lık verilerek Osmanlı Donanmasının başına getirilir. O artık Hristiyanların Barbaros Müslümanların ise Hayreddin olarak andığı Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’dır.
Kudretli Osmanlı donanmasıyla Akdeniz’e açılan Barbaros Hayreddin Paşa Venedik, Kutsal Roma Germen ve İspanyol devletlerine karşı mücadeleye girişti. 1538 yılında haçlı dünyasının tamamının oluşturduğu 600 parçalık büyük donamayı Preveze’de perişan ederek Akdeniz’in bir Türk gölü olmasını sağlamıştır. Yine Avrupa’da Şarlken’le savaş halinde olan ve ona esir düşen Fransa kralını kurtarmak için Kanuni Barbaros Hayreddin Paşa’yı görevlendirmiş ve Barbaros Fransa’nın Nice şehrini kuşatarak fethetmiş Fransa kralını kurtarmıştır. Yine İtalya’nın Otranto kalesini fethetmiş ve Roma’da büyük bir telaşın yaşanmasına sebep olmuştur. 1546 yılında vefat ettiğinde o artık denizcilerin piridir. Ondan sonra Osmanlı donanması sefere çıkacağı zaman mutlaka Barbaros Hayreddin Paşa’nın türbesini ziyaret eder, dualar edilip kurbanlar kesilir ve öyle sefere çıkardı. Türbenin önünden geçilirken ona selam atışları yapılırdı. Halen Türk denizciliğinin piri olarak anılır.