AZERBAYCAN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ
Çarlık Rusya’sının 1917 yılında Bolşevikler tarafından yıkılmasıyla kurulan SSCB başta Orta Asya Türk Cumhuriyetleri olmak üzere oldukça büyük bir coğrafyayı komünist rejim sayesinde baskı ve şiddetle yönetmiştir. Sırasıyla Lenin, Stalin, Kruşçev ve Brejnev bir taraftan dünya liderliği için ABD yani batı ile yarışırken diğer taraftan SSCB’nin demir perdesi altında milyonlarca Türk benliklerini kaybetme tehlikesi altında inlemekteydi. Azerbaycan topraklarında yaşayan Türkler de aynı kaderi yaşıyordu.
1920 yılında çeşitli entrikalar ve siyasetçilerin oyunlarıyla Kızıl Ordu Bakü’ye girmiş ve o tarihten itibaren Azerbaycan toprakları da SSCB’nin demir perdesi altında kalmıştır. Kızıl Orduyu Bakü’ye davet eden ve bu hainliğini Karabağ’ı da Ermenistan’a vermeyi teklif ederek katlayan Ali Haydar Karayev’e Başbakan Neriman Nerimanov şu ince cevabı verir: “Ali Haydar, Karabağ senin g.tün değildir her gelene veresin.”
1980’li yıllara gelindiğinde ise SSCB’nin devlet başkanı seçilen Mihail Gorbaçov bu demir perdenin artık mevcut şartlarda olduğu gibi devam etmesinin mümkün olmadığını gördü ve o zamana kadar alışılagelmiş mevcut siyaseti iki kelimeyle daha şeffaf ve özgürlükçü bir şekilde ifade etmeye başlamıştır. Glastnost ve Perestroyka -açıklık ve yeniden yapılanma- olarak bilinen bu kelimeler SSCB’nin demir perdelerinin çatırdamasına sebep olmuş ve bu perde altında yaşayan milyonlarca Türk ve farklı ırktan milletler hürriyetlerine kavuşma düşüncesine sahip olmuşlardır. Bu serbestlik ortamında bütün Türk Dünyasında olduğu gibi Azerbaycan’da da bağımsızlık için Halk Cephesi kurulmuş ve mücadele başlamıştır. Özellikle Mehmet Emin Resulzade fikirleri ve söylemleri ile Azerbaycan Türklerini cesaretlendirmiş ve bağımsızlığa giden yolun aydınlatılmasını sağlamıştır.
SSCB’nin yaklaşık doksan yıldır baskı ve zulümle uyguladığı asimilasyon politikaları, Azerbaycan’ın milli değerlerini yok saymaları, petrollerini ve diğer yer altı kaynaklarını tamamen kendi çıkarlarına kullanmaları, tarım ürünlerinin değerlerinin oldukça düşürülmesi ve daha birçok durum Azerbaycan Türklerinin bağımsızlık mücadelesine sarılmasında etkili olmuştur.
Mücadele Yılları
1980’li yılların son döneminde bütün Türk Cumhuriyetleriyle birlikte Azerbaycan’da da SSCB’ye karşı ciddi bir muhalefet oluşmuştur. 1989 yılında Bakü’de yapılan toplantıda Halk cephesinin programı ve faaliyetleri kabul edilmiş ve hareketin başına daha önce SSCB karşıtı olduğu için isyancı ilan edilmiş olan Ebulfez Elçibey getirilmiştir. Böylece Azerbaycan bağımsızlık mücadelesinin fikri lideri Mehmet Emin Resulzade siyasi lideri ise Ebulfez Elçibey olmuştur.
Azerbaycan Halk Cephesi derhal faaliyetlerine başlayarak halktan da büyük destek görmüştür. Ülkede her türlü siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmelerde daha önemli roller üstlenmeye başlayan Halk cephesi SSCB kontrolündeki komünist yönetime karşı ciddi bir mücadeleye girişmiştir. Halkın desteğiyle daha da güçlenen bu mücadele çok geçmeden SSCB’nin askeri müdahalesiyle karşılaşmıştır.
Azerbaycan’ın zenginliklerini elinden yitirmek istemeyen SSCB Azerbaycan’a müdahalede bulunmuş ve başta başkent Bakü olmak üzere diğer şehirleri de işgal ederek büyük bir katliam başlatmıştır. Bu müdahale bir süreliğine de olsa Azerbaycan’ın bağımsızlık hareketini kesintiye uğratmış ve katliamlarda binlerce kişi hayatını kaybetmiş onlarca kişi hapse atılmıştır. Diğer taraftan SSCB’nin Azerbaycan’ı işgal etmesi Ermenilerin de iştahını kabartmış bir taraftan da Ermeni çeteler saldırılarını artırmıştır. Bütün bunlar Azerbaycan’ın bağımsızlık inancını ve mücadelesini perçinlemiş ve nihayet bağımsızlık mümkün olmuştur.
SSCB’de yaşanan 1991 olayları ülke genelinde başlayan bağımsızlık hareketlerini daha da hızlandırmıştır. Azerbaycan’da Mehmet Emin Resulzade’nin aşıladığı milli birlik ve beraberlik fikirleri ve Ebulfez Elçibey’in çabaları bir müddet közlenmiş olan bağımsızlık ateşinin yeniden harlanmasını sağlamıştır. Şubat 1991 yılında toplanan Azerbaycan meclisi aldığı kararla ülkenin Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olan adını Azerbaycan Cumhuriyeti olarak değiştirmiş ve bağımsızlığını ilan etmiştir. “Ben bu davanın rütbesiz eriyim” diyen Ebulfez Elçibey bağımsız Azerbaycan’ın ilk cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Ancak sonraki süreçler istenildiği gibi gitmemiştir. Hem siyasiler arasında hem de halk arasında sosyalist alışkanlıklar devam ediyor, rüşvet, adam kayırma ve partizanlık had safhada olmuştur. Bu durum ise istenilen refah düzeyinin sağlanmasını engellemiştir. Ayrıca Gence’de SSCB’nin bıraktığı silahlar ile ayaklanma başlatan Hüseyin Huseynov o dönem ciddi bir tehlike oluşturmuş ve Elçibey yönetimini zor durumda bırakmıştır. Kardeş kanı dökmek istemediğini söyleyen Elçibey Haydar Aliyev’i Bakü’ye davet ederek Cumhurbaşkanlığını ona bırakmıştır. 2003 yılında Haydar Aliyev’in ölümüyle oğlu İlham Aliyev yerine Cumhur başkanı seçilmiş ve halen bu görevdedir.
Hazırlayan : Cem Demirtay
KAYNAKÇA
Saadettin Gömeç, Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Tarihi, I. Bölüm
Turgut Er, Azatlıktan Tiranlığa, Ankara: Sarkaç, 2015
Resulzade, M.E (1934), “Tarihi Bir Akt”, Şimali Kafkasya, (3):13-15