Atatürk’ün Komünist Olduğu Yalanı

03.05.2014
5.161
A+
A-
Atatürk’ün Komünist Olduğu Yalanı

rus elçi

 

Tarih,yorumlamaya ve ”esnetilmeye” son derece açık bir bilimdir.Bir husus hakkında   birçok değerlendirme yapılabilir.Bu da tamamen bakış açısıyla alakalıdır ve algıda seçicilik bu aşamada büyük rol oynar.Atatürk’e komünist yakıştırmasını yapanların düşünceleri de bununla alakalıdır.Dayanak noktaları ise Atatürk’ün Milli Mücadele esnasında Sovyet Rusya ile yardım antlaşmaları yapması,Türkiye Komünist Fırkası’nı kurması gibi olaylardır.Bu olayların arka planını incelemeye gerek duymadan yapılan yorumlamalar kesinlikle yanlış ve eksiktir.Milli Mücadele döneminde içinde bulunulan siyasi yalnızlık ve işgal devletlerinin tutumlarını günden güne sertleştirmesi kuşkusuz Atatürk’ün Sovyet Rusya’yı dayanak noktası olarak görmesine neden olmuştur.16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali ve Meclis-i Mebusan’ın dağıtılarak mebusların tutuklanması ile İtilaf tarafının mücadeleyi şiddetlendirdiği ve 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasına tepkisiz kalmayacağı görülmüştür.Bu koşullar altında bir zaruret olarak Sovyet Rusya ile resmi münasebetler başlamıştır.Müttefik Devletler ile Sevr Antlaşması’nı imza etmek üzere İstanbul Hükümeti’nin temsilcilerinin harekete geçmesi Sovyetler ile görüşmeleri hızlandırmıştır.Çünkü bu antlaşmaya ancak kuvvet ile karşı konulabilirdi ve bu kuvvet için Sovyet yardımı gerekliydi.Ali Fuat Cebesoy,”Moskova Hatıraları”nda dediği gibi görüşmeler :”Bir dostluk anlaşması imzalamak ve ihtiyacımız olan para ve her türlü harp malzemesini temin” amacını taşımaktaydı.Yunanlılar’ın İngiltere tarafından ”serbest bırakılarak” Ekim 1920’de Bursa’dan taarruza geçmesi üzerine silah ve cephane ihtiyacı daha da artmıştır.Çeşitli engellerden dolayı imzalanamayan anlaşma nihayet 16 Mart 1921’de sağlanmıştır.Sovyet Rusya bu antlaşma ile hem Misak-ı Milli sınırları içinde Ankara Hükümeti’ni tanıyor,hem de Sevr Antlaşması’nı tanımayarak geçersiz sayıyordu.Kuşkusuz bu antlaşma diplomatik arenada Türkiye için mühim bir gelişme teşkil ediyordu.Yapılan anlaşma ve yardımlara rağmen 2 ülke arasında samimi bir ilişki mevcut değildi.Sovyet Rusya’nın ”Komünist Emperyalizmi”nin farkında olan Atatürk son derece ihtiyatlı davranmıştır.Atatürk TBMM’de yaptığı 3 Ocak 1921 tarihli konuşmasında Sovyet yardımı ile komünizmin Anadolu’ya sokulmasını birbirinden ayırarak,birincisine ne kadar taraftar ise ikincisine de o kadar karşı olduğunu belirtmiştir.Bu hususla ilgili bir başka gelişme ise Haziran 1920’de Baytar Salih Zeki ile Şerif Manatov’un Türkiye Komünist Partisi’ni kurmasıdır.Bu parti 14 Temmuz tarihli ilk demecinde sultan mutlakiyetine ne kadar karşı ise Mustafa Kemal’in sahte politikasına da o kadar karşı olduklarını ve mücadele edeceklerini açıklamıştır.Bunun üzerine parti yasaklanmış fakat Atatürk dahiyane bir politika ile bazı yakınlarına Resmi Komünist Fırkası’nı kurdurmuştur.Amaç komünist propoganda ve kışkırtmaları kontrol altında tutmaktır.Yazıma Atatürk’ün 2 Kasım 1922’de Petit Parisien gazetesine verdiği demeçten alınan bir cümle ile son veriyorum:”Biz ne Bolşevik’iz ne de komünist,ne biri,ne diğeri olamayız.Çünkü biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız.”

tarihigercekler
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.