AKP 4’üncü hükümeti alabilmenin çabasında çırpınıyor. Bu heyet tabii ömrünü tamamladı. Özellikle Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasıyla oldukça kan kaybettiği ve bunun yanında Erdoğan sonrasında Başbakanlık koltuğunu dolduran yeni isim bu ağırlığı taşıyamadığı ortadadır. Bazı kesimin uzun adamı da artık yıpranmış ve dediği dediğini tutmayan bir tarza bürünmüş durumdayken AKP’nin bundan geçtiği yeni süreci ANAP’ın durumu ile aynı olacaktır.
Yıllardır “Analar Ağlamasın” ve “Çözüm Süreci” başlıkları altında Kürçülük yapan AKP zaman zaman batılı ve terörist çevrelerce takdir kazanan reformu niteliğini kaybedip tutucu, baskıcı bir karaktere büründü. Altın değerindeki iktidar ve devlet tecrübesini sadece kendini korumaya tahsis etti.
Kaldı ki; Erdoğan’da Cumhurbaşkanlığı koltuğunu dolduramadı. Bunun yanında ise AKP İktidardan uzaklaşma endişesiyle kontrolünü kaybetti. Sadece bürokrasiyi değil, devleti de partileştirerek fiili bir tek parti devletine yöneldi. Şimdi sistemi değiştirerek her ne pahasına olursa ayakta kalmaya uğraşıyor; oysaki demokratik idarelerde oyun kurallarını değiştirmek yerine oyuncuları değiştirmek en tutarlı yoldur.
AKP’yi, bileğinin hakkıyla kazandığı seçim başarıları ve iktidarda kaldığı zaman boyunca iktidar yalakaları, yalaka medya, kalleş ve yandaş medyanın yağdanlığı zehirledi; o yüzden, bir dönem için bile olsun iktidardan uzaklaşabilme rahatlığını kendinden esirgedi. Siyasete değil, iktidara ara vermek ihtimâlini içine sindirebilmiş olsaydı, demokratik standartları daha da geliştirmeyi başarabilirdi. Bunun yerine demokratik standartları düşürüp otoriter bir tek parti-tek lider modelinde tutunarak kendi yolunu kapattı.
Fanatik bir AKP’li, bu yazıyı okuduktan sonra, “Bu adam hükümetimizi devirmek istiyor” diye düşünebilir. Doğru da düşünüyor. Siyasi olarak karşı görüş sahibi olduğumdan AKP hükümetinin bir an evvel hükümetten düşmesini istiyorum. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin devrilmesini değil, değişmesi gerektiğini düşünüyorum ve değişimin demokratik usûle uygun gerçekleşmesini daima tercih ederim.
Açmaz burada: AKP önümüzdeki seçimlerin yine en güçlü adayı. Düşük ihtimâlle kaybetse bile, yerini ikaame edecek bir iktidar alternatifi görünmüyor henüz. Hükümet taraftarları kazanmaya mahkûm olmanın nasıl da ayartıcı ve esritici bir pozisyon olduğunu anlayamıyorlar; ‘kazanmaya mahkûm’ kibar bir ifâde; daha doğrusu ‘kazanmaya lânetli’ olurdu. Daha zarlar havada dönerken kazanmak! Partinin kazancı, demokratik sistemin kaybı demek ama. Her alanda 2011’den daha gerideyiz ve iktidar bize daha fazla otoriterleşmek ve keyfî yönetimden başka tercih sunmuyor.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ve CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun iktidar olmak gibi bir düşünceleri olmadığından ve AKP’nin alternatifi çıkmadığı sürece Erdoğan sonrası gelen Davutoğlu’da yıkılamaz iktidar zehiriyle zehirlenip otoriteye daha sert ve hışımla devam edecektir.
İktidardakiler kapıldıkları selin sadece kendilerini sürüklediği ve sonucun sadece kendilerini ilgilendireceğini düşünebilirler; onların harcadığı sadece kendi kredileri değil ki; bu toplumun tamamını kapsayan bir sorundur. Yeni yasalar çıkarmak, çıkarılan yasaları evirip çevirmek, yeni vergiler çıkarmak vergilere vergi koymak, vergilerin vergilerinden de vergi almak tamamen halkın sorunları haline gelecektir.
MHP’nin iktidar olamayacağı ve AKP haricinde bir başka dindar-muhafazakâr partileşme tipinin, orta ve uzun vadede artık iktidar şansı bulamayabileceği gözler önündedir. Halkın çoğunluğu dindar-muhafazakar iktidarın ne tür sorunlara yol açtığını görmektedir. Dindar-demokrat siyaset modelini AKP, kendi elleriyle mahvetti, geleceğini ipotekledi. Kısa vadede bu parti içinden çıkabilecek yeni bir oluşumun, artık tek başına iktidar olma şansı bile yok; ancak kısa süreli koalisyon ortaklığı belki…
‘Dindar’ın dürüstlüğü, güvenilirliği, emanet ehli olması gibi nesilden nesile taşınan yüksek değerler şimdi çöp gibi yerlerde sürünüyor. Her konuda kamuoyu araştırması yaptıranlar, bu varsayımı araştırdıklarında müthiş bir değer aşınmasını fark edecekler. Dindarlık, kindarlıkla aynîleşti! Bundan sonra dindarların demokrat olabileceğine hangi örneği göstererek inandırıcı olabileceğiz?
Seçimle gelen seçimle gitsin; dindar siyasetçiler de fırsattan istifade kendileriyle ve yaptıklarıyla yüzleşip fabrika ayarlarına dönsünler ve lugâti açıp ‘nefs-i levvâme’nin ne idüğünü yeniden tezekkür etsinler; sadece AKP değil, kendini dindar addeden herkes!
The post AKP İKTİDARI ÖMRÜNÜ TAMAMLADI appeared first on Ülkücü Haberler, Mhp Haberleri, Milliyetçi Haber Sitesi, Ülkü Ocakları.