Devlet adamlarının kabiliyeti,devletin yaşayış ve ilerleyişinde mühim bir mevki işgal etmektedir.Bunun müspet sonuçlarını tarih okuyarak anlamaktayız. Devlet-i Aliyye kuruluşundan itibaren dirayetli padişahlar ve yetenekli devlet adamlarının gayretleri ile 16. yüzyıla bir dünya gücü olarak girmiştir.Tüm bunların yanında mükemmel askeri sistem gözardı edilemez. Devlet-i Aliyye’nin Avrupa’daki en önemli baskı unsuru şüphesiz akıncılar idi.Kuruluştan itibaren Mihaloğulları,Malkoçoğulları,Turhanoğulları gibi akıncı aileler Frenk memalikine korku salmış,büyük hizmet görmüşlerdi. Fakat daha önce de temas ettiğimiz gibi devlet adamlarının tavrı devletin her organını etkilemektedir.Nitekim ünlü akıncı ocağının da sonu aç gözlü bir sadrazam yüzünden gelmiştir. 16. asrın sonlarına doğru Eflak denilen Güney Romanya’nın voyvodası Mihail, devlete isyan etmiştir. Dönemin sadrazamı Sinan Paşa 100.000 kişilik bir orduyla Romanya’ya girmiş fakat Türk ordusu karşısında ezilmek istemeyen Mihail Türkler ilerledikçe geri çekilmiştir. Sinan Paşa Romen isyanını bastırdığını sanarak geri dönmeye başlamıştır. Fakat Osmanlılar geri dönerken asi Mihail onları takip etmekteydi.Her an Osmanlı ordusunun faaliyetlerini takip etmekteydi. Bu sefer esnasında büyük ganimet alan akıncılar Sinan Paşa’nın dikkatini çekmiştir. Bu sırada ordu Rusçuk köprüsüne erişmiştir ki ordunun tamamen karşı tarafa geçmesi 3 gün 3 gece sürecektir.Fakat Sinan Paşa,köprünün başına tahsildarlar koyarak gelen askerlerden ganimetlerinin 5 te 1’ini alıyor,alınınca da askerleri köprüden geçiriyordu. Bunu haber alan Mihail bir baskınla köprüye hücum ederek akıncıların yarısını kılıçtan geçirdi.Diğer yarısı da nehirde boğularak şehid düştü. Bu baskınla akıncıların tamamı şehit düşmüştür.Bu darbeden sonra kendini bir daha toplayamayan akıncı ocağı,17. yüzyılda tamamen sona ermiştir.