Yıl 1821. Dünya tarihine Müslüman Türklerin Yunanistan’ın Mora Yarımadası’nda katledildiği ve soykırıma uğradığı inanılmaz bir dönem olarak tarihe geçti. Mora soykırımı politik, siyasi ve dini sebeplerle dünya tarihinde gerektiği kadar yer bulamadı ve vahşice katledilen Atalarımız, ne yazık ki tarihin karanlık sayfalarında unutuldu. Ancak günümüzde artan araştırma ve tarih bilincimizi yükselterek, geçmişte yaşanan Yunan zulmünün Tepe noktası olan Mora yarımadasındaki Türk soykırımını tarihin karanlık noktalarını çıkarıp, bir tokat gibi insan hakları ve demokrasinin beşiği olduğunu söylenen ülkelerin yüzüne vurmamız gerekmektedir.
19. yüzyılın başlarında Fransız İhtilalı’nın etkisiyle artan milliyetçilik duygusu neticesinde Osmanlı idaresindeki Yunanistan topraklarında yüzyıllar boyu bir arada huzurlu bir şekilde yaşamış Türkler, Arnavutlar ve Yunanlılar özellikle İngiliz, Rus ve diğer Avrupa ülkelerin kışkırtmasıyla, Yunan ayaklanması adı verilen dönemin fitilinin ateşlendi. Yunan isyanında özellikle Türk Müslüman ahalisine ve Arnavutlara inanılmaz işkenceler, katliamlar gerçekleşmiştir.
Avrupalılar, özellikle İngilizler kendi tarihlerinin Yunanistan’dan başladığını öne sürerek halkta bir Yunan mitolojisi ve Yunan tarihi bilinci oluşturdular ve halkta Helen aşkı oluşturdular. Bu durum günümüzde hala devam etmektedir. Daha sonra ilk kez Eflak bölgesinde Rusların desteğiyle bir Yunan Ayaklanması tertiplendi. 1821 yılında Eflak’ta isyanın Osmanlı’nın gayretiyle bastırılmasının ardından Bu bölgedeki anarşist ayaklanmacılar bu kez Mora Yarımadası’na geçiş yaptı.
Daha sonra Avrupalıların desteği gerçekleşmeye başladı. İngilizler ve diğer Avrupa devletleri silah ve mühimmat desteği yaparken daha New York’tan bile toplanan yardım paraları ve gemi gemi silahlar, Yunan Yarımadası’na getiriliyordu. Türk halkı ise böyle bir şey beklemediğinden hazırlıksızdı. Kuzey Atlantik ülkeleri ise Helenizm aşkıyla tutuşmaya başlamıştı. Zaten bu tutku onlarda hiç sönmedi ki. Bugün bile Helenizm ve Yunan aşkı, ayrıca Ermeni sevgisi aynı ülkelerde devam etmektedir sadece tarih yılları değişmiştir.
Bu bölgede Osmanlı İmparatorluğu da iç çekişmeler nedeniyle kan kaybetmekteydi. Tepedelenli Ali Paşa görevden alınmasının ardından koltuğunun ve sarayının elinden gitmemesi için, Yunan isyancılara destek sözü verdi ve Osmanlı İmparatorluğu bölgede hem Tepedelenli Ali Paşa, hem de Yunanistan ile bir anda baş başa kaldı.
Yunanlılar Rusların da desteğiyle Bizans yani Roma İmparatorluğu’nu tekrar kurma isteğinde Megali İdea yani Büyük Yunanistan gerçekleştirme düşüncesine sahipti. Oysa ki başlarına hiçbir şey gelmeden az vergi vererek, düşman işgaline uğramayarak ve sömürülmeden rahat bir yaşam süren Yunanlılar ihanet içerisinde soykırım amacı taşıyorlardı.
19 yüzyılın başlarından 1. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Türk düşmanlığı adı verilen bir süreç yaşandı ve Balkanlarda milyonlarca Müslüman Türk yerinden olurken, göç etmek zorunda kaldı. Yine milyonlarca Türk bu süreçte yaşanan isyanlar ve ayaklanmalar neticesinde katledildi ve vahşice öldürüldü. Sadece Balkanlarda değil doğuda da Ermeni çetelerin zulmü ve baskınları neticesinde, binlerce Müslüman Türk öldürülmüştür. Tarihe Türk düşmanlığı dönemi olarak geçen bu dönem içerisinde Türk düşmanlığından sadece Türkler değil, Müslüman Boşnaklar, Arnavutlar ve Pomaklar da nasibini almıştır. Yine Yahudiler de özellikle Yunanistan bölgesinde katliamlara maruz kalmıştır.
1460 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilen Mora Yarımadasına pek çok Türk yerleştirilmiş ve yaklaşık 400 sene Türkler ve Yunanlılar bölgede huzur içinde yaşamışlardır ta ki 1822 yılına kadar. Aslında günümüzde sanılanın aksine Yunanlılar, Fatih Sultan Mehmet’e de yanı başlarındaki Latinlerin zulmünden kurtuldukları için bir kurtarıcı olarak görmüş ve ilerleyen dönemde Osmanlı himayesinde huzurlu bir şekilde yaşamışlardır. Hatta Pasarofça anlaşmasına kadar bir müddet Mora bölgesi Venedik’e bağlandığında, halk Osmanlı’ya tercih edeceklerini beyan etmiştir. Çünkü Osmanlı idaresinde daha az vergi ödemekteydiler. Osmanlı İmparatorluğu darbeyi uzun yıllar huzur içerisinde yönettiği bölgeden alacaktı. Grek barbarlarının amacı yabancı kaynakların da somut bir şekilde ifade ettiği gibi Türkleri bu topraklardan sürmek değil, Yunanistan’da Türk varlığını yok etmekti.
Hal böyleyken ilerleyen dönemde pompalanan Türk düşmanlıyla bir anda Yunanlılar kontrolden çıktı.
1821 yılında Mart ayında Mora da bir günde Yunan tarafından ertesi gün Müslüman Türkler komşularınca öldürülmeye başlandı. Yıllar sonra aynı soykırımı yine aynı şekilde komşuları tarafından katledilen Müslüman Boşnaklar yaşayacaktı.
Yunan ahalisi özetle din adamları rahiplerinin sözlerinden de etkilenerek inanılmaz bir vahşete ve katliamı başlamışlardır. Savunmasız halk üzerinde bir yok etme gerçekleşmiştir. Ayaklanan Yunan asilerinin amacı Türkleri topraklardan atma değil, buradaki Türkleri yok etmek olmuştur. Bu vahşetlerin boyutu inanılmazdır. Öyle ki Müslüman kadınlar üzerindeki altınlar ve ziynetler zapt edilip soyulduktan sonra denize kaçmışlar. Denize saklanmak için girdiklerinde savunması haldeyken silahlarda öldürülmüşlerdir. Avrupa’da tarihi kaynaklarda dönemin şahitleri, Grek asilerin Müslüman çocukları sahilde taşlara vura vura öldürdüğünü yazmıştır.
Hamileler ve yaşlılar yine aynı şekilde soykırıma uğrarken, Müslüman kadınlar eşleri öldürüldükten sonra bu insanlık dışı Asiler tarafından Mora limanlarında köle olarak satılmışlardır.
Türk halkı Mora ve ilerleyen süreçte Navarin katliamlarında aç bırakılmışlardır. Öyle ki Navarin katliamı öncesi Navarin kalesine kendisini kapatan Türkler çevreleri Grek katliamcılar tarafından sarıldıktan sonra kalede aç bırakılmış, kale içindekiler açlıktan ölmemek için cesetleri yemeye başladığı rivayet edilmiştir. Ardından güvenli bir şekilde Anadolu’ya geçmek için gemiler ile taşınacağı güvencesi verilse de kale kapıları açıldıktan sonra binlerce Trük Grek isyancıları tarafından vahşice katledilmiştir.
Pek çok Türk kolları ve diğer uzuvları kesilmek suretiyle yakılmıştır. Mora katliamı ile ilgili detaylı bilgiler daha çok İngiliz yazar St. Clair tarafından aktarılmıştır. Clair 1821 yılı ilkbaharında Türklerin Yunanistan’da ani bir şekilde ve dünyanın haberi olmadan sessizce katledildiğini ifade etmiştir. Çünkü ilerleyen dönemde Mora ve Yuna yarımadasında Türklere karşı uygulanan vahşi katliamlara ait belge ve dokümanlar, Amerikan, İngiliz ve Almanya kütüphanelerinde bulunan kaynak ve yazışmalar, bilinçli bir şekilde yok edilmiştir. Aslında Mora katliamı medeniyetin beşiği olarak görülen Yunanlıların tarihten izlerini silmek için uğraştığı bir soykırımdır.
Yukarıda da değindiğimiz gibi o dönem Avrupa’da Helen mirası Helenistik dönem özlem imajı oluşturulmuş ve Almanya’dan Avusturya’ya, İngiltere’den Amerika’ya kadar pek çok gönüllü, Helen mirasına sahip çıkma maksadıyla Yunan isyanı gözlem ve katkı için bulunmuşlardır. Birçoğu Yunanlıların yaptığı vahşi ve barbar katliama kayıtsız kalamamış, aşırı bulmuş hatta Alman doktor Boldermann gördüğü acılar ve katliamlara dayanamayarak zehir içmek suretiyle intihar etmiştir.
Clair, Mora da 20.000 Türk’ün komşuları tarafından kasti bir şekilde ve vicdan azabı duymadan korkunç bir şekilde öldürüldüğünü belirtmiştir. Aslında gerçek sayının 40 bin civarında olduğu düşünülmektedir.
Sultan II. Mahmut Mora ayaklanmasını bastırmak için Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan yardım ister ve Mehmet Ali Paşa oğlu İbrahim’i oraya gönderir, neticesinde isyan bastırılır. Ancak ilerleyen süre süreçte yine karışıklıklar devam eder. Yunanlıların katliamları kısa bir sürede pek çok şehirde daha devam etmiştir. Türk ve Müslümanlar barbar Grek asileri tarafından Ortodoks din adamlarının ateşli vaazlarından da etkilenip, silah ve mühimmat desteğini de Avrupa ülkelerinden alarak inanamaz katliamlara imza atmaya devam etmiştir.
Rusların Navarin’de Osmanlı donanmasını yaktırmasının ardından yaşanan Rus-Osmanlı savaşı neticesine imzalanan anlaşma gereği, 1929 yılında Yunanistan bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkar. Ancak Yunan zulmü bölgede hiçbir zaman bitmez. Ta ki 1922 yılında Yunanlılar Şanlı Türk ordusundan Tokadı yiyip, denize dökülene kadar.